İtalya ve İran krizi yönetemedi, başarısız kaldı. Virüsü taşıyanları izole etme konusunda gereken tedbirleri devlet de almadı, vatandaşlarını bu tedbirleri almaları yönünde uyarmadılar. Hem kendi halklarını hem komşu ülkelerin halklarını hem de iş veya turistik gezi yoluyla başka ülkelere de taşımalarına sebep oldular.
Fransa ve Almanya'da da gecikmenin olduğu görülüyor. Okulların tatil edilmesi, futbol maçlarının seyircisiz oynanması, sınırların kapatılması, seyahat kısıtlaması, geniş katılımlı organizasyonların iptal edilmesinde gecikmiş olmaları, virüsün yayılma hızını da sayısını da arttırdı. Süper güç ABD'de de durum pek parlak değil. Hasta sayısı 1000'leri aştıktan sonra akılları başlarına geldi desek yeridir.
Burada bir parantez açarak liderlerin bu konudaki açıklamalarını hatırlatmak isterim...
Almanya Şansölyesi Merkel; Koronavirüsün Almanya'nın yüzde 70'ini etkileyeceğini, bu durumun ağır ekonomik etkiler bırakacağını, bankacılık krizinden çok daha sıra dışı bir durumla karşı karşıya olduklarını açıkladı..
İngiltere Başbakanı Boris Johnson'ın açıklamaları da evlere şenlik: "Virüs daha çok yayılacak ve sevdiklerinizi daha erken kaybedebileceksiniz!"
Fransa Cumhurbaşkanı Macron da, bu hastalıkla ilgili olmayan bir konuyu gündeme getirip kendi halkına korku salmaya çalışıyor adeta: "Daha genç kişileri etkileyecek ikinci bir koronavirüs dalgasına hazırlanmak gerekiyor..."
Bütün bunların arasında Türkiye bir cevher gibi parlıyor koronavirüs ile ilgili süreçte. Kendi ülkemizde tespit edilmeden aylardır hastalığın dünyada yayılmasını görüp, ona göre tedbirler almaya başlayan hükümet ve Sağlık Bakanlığı, Almanya seyahatinde virüse yakalanan ilk Türk hasta sonrasında hemen kriz masaları oluşturarak, Bilim Kurulu'nda hem bilimsel hem sosyal hem psikolojik hem idari ter tür tedbiri en çabuk şekliyle almayı ve uygulamayı başardı Türkiye.
İşte bu yüzden de bütün dünyanın gıpta ile baktığı bir ülkeyiz ama elbette düşmanlık eden de çok. Yoksa; ABD'li NY Times, İngiliz BBC ve Rus haber ajanslarının koronavirüs haberlerini, seyahat yasaklarını ve iptal edilen spor karşılaşmalarını dünyaya Türkiye'den fotoğraflarla servis etmesinin başka ne anlamı olabilir ki? Bu yalanı ve iftirayı saçma bir "pardon" ile geçiştirmek mümkün değil. Bu olsa olsa; doğrudan kasıt ve ırkçılık değil de nedir? Bu konuda Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun yaptığı açıklamayla; Türkiye'nin tepkisini en üst perdeden ilan etti. Tepki yerine ulaştı ve Türkiye fotoğrafları ajansların sitelerinde servisten kaldırıldı.
Zorunlu haller dışında kalabalıklara girmemeye özen göstermek, sıhhi temizliğimize azami dikkat etmek, tokalaşma dahil insanlarla herhangibir temasta bulunmamak kendimizi ve başkalarını virüse karşı korumanın en temel kuralları. Bu arada; fırsatçılara da dikkat edilmesi gerekiyor. Koronavirüs taraması yapacağız diyerek evinize, kapınıza gelenlere sakın ola ki inanmayın. Risk taraması, Alo 184'ün sizi araması sonrası gerçekleşebilir. Sizinle telefonla konuşmadan hiçbir devlet görevlisi sizin kapınıza gelmez. Böyle bir durum yaşarsanız derhâl 112, 155, 156 numaralı telefonlara ihbar ediniz.