Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ABD ile varılan anlaşma sonrası önceki gün de Rusya'nın Soçi kentinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Suriye'deki güvenli bölge konusunda tarihi bir mutabakata vardı. Erdoğan, Soçi dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Suriye'nin toprak bütünlüğünü güçlendirecek bir adım daha atıldığını belirten Erdoğan "Bu kazanımlar ışığında Suriye'de siyasi sürecin ilerletilmesi için çalışmalarımıza ara vermeden devam edeceğiz" dedi. Erdoğan gazetecilerin sorularını şöyle yanıtladı:
Anlaşmada Kamışlı'nın dahil edilmemesi ne anlama geliyor? Ortak devriyenin dışında ama YPG'nin olmayacağı 30 kilometre alanın içinde mi Kamışlı?
Kamışlı şu an itibarıyla Rus askerleri ile rejim güçlerinin bulunduğu bir yer. Orada bizimle karşı karşıya gelmek gibi bir şeyi arzu etmiyorlar. Biz de böyle bir şeyi arzu etmedik ve Kamışlı tarafında böyle bir şeye girmedik.
HAREKÂT SEÇENEĞİ MASADA
PKK-YPG güçleri çıkmayı reddederse kalan yerlere askeri harekât seçeneği masada tutuluyor mu? Türkiye-Rusya arasında kurulacak mekanizmada rejim de yer alacak mı?
Gerek ABD gerekse Rusya ile olan anlaşmalarımızda verilen sözler yerine gelmezse bizim için atılması gereken adımlarda herhangi bir değişiklik söz konusu değil. Sayın Putin çok kararlı konuştu, "Biz bunları buralardan kesinlikle atarız" dedi. Bu sözü verdiğine göre atılmayınca bizim görev başlar. O da diğerleri ile ne ise bunlarla da o olacaktır. Değişen bir şey olmaz.
PKK/PYD Suriye'de rejim ordusunun içine girer mi? Tekrar Türkiye için tehdit olmaya devam eder mi?
Bu konu ile ilgili olarak Sayın Putin'e bir hatırlatma yaptık. Dedik ki "Bunlar icabında rejimin elbiselerini giymek suretiyle arazide kalırsa ne olur?" "Müsaade etmeyiz" dedi. Takipte olacağız.
DEĞİŞİKLİK YOK
Adana Mutabakatı'nı Rusya bu süreçte çok sık gündeme getirdi. En son Lavrov değişebileceğine atıfta bulundu. Mutabakatta da "Rusya Federasyonu Adana Mutabakatı'nın uygulamasını kolaylaştırır" deniliyor. Bu ne anlama geliyor?
Bizim geçmişte yaptığımız Adana Mutabakatı'na yönelik herhangi bir değişiklik söz konusu değil. Rejimin Adana Mutabakatı ile ilgili zaman zaman değiştirme yaklaşımları oldu. Lavrov'un söylediği de yumuşatmaya, kolaylaştırmaya yönelik. Adana Mutabakatı'nı ilk defa gündeme getiren de Rusya tarafı olmuştur. Adana Mutabakatı özellikle bizim Suriye'ye girişimizin en önemli dayanağı.
13 Kasım'da ABD'de Trump ile görüşecek misiniz?
Şu an öyle gözüküyor.
ABD ve Rusya PKK-YPG konusunda yola çıktığınızdaki konumdan başka bir yere geldi mi? Türkiye'nin "Bunların terör örgütü olduğu" tezi kabul edildi mi?
ABD ile yaptığımız anlaşmadaki hususları bundan sonra da yakından takip edeceğiz. Rusya ile yaptığımız bu 150 saatlik olay da 23 Ekim'de 12.00 itibarıyla başlayacak. Onun neticesi ne olur onu da göreceğiz. Eğer orada olumlu ve hayırlı bir netice alırsak o zaman da zaten mesele kalmaz.
Algı açısından bir yere geldiklerini düşünmüyor musunuz?
Yani şu anda bize göre gelinen bir yer yok. Çünkü ortada Suriye Milli Ordusu'nda şehitlerimiz var. Aynı şekilde bizim sivil ve asker şehitlerimiz var, yaralılarımız var. Buna bir yere geldik diyemeyiz. Bunların durması lazım. Algı itibariyle elbette artık eskisi gibi büyük bir aymazlıkla, kolay kolay "YPG ayrıdır, PKK ayrıdır" diyemezler!
Bundan sonra Türkiye ve Suriye rejimi arasında farklı bir ilişki modeli geliştirilmesi söz olabilir mi?
Rusya-Suriye münasebetlerinden hareketle kendimiz için bunu çok isabetli bir yol olarak görüyoruz. Bugünkü görüşmelerde de bunun bu süreci daha kolay kılacağını gördük ve buna inandık. Bundan sonraki süreçte bu münasebetleri kolaylaştıracak adımları dışişleri bakanlığı olsun, savunma bakanlığı olsun, istihbarat olsun, bunları devreye sokarak Rusya tarafından bu işi sürekli gündeme aldık... Bunlar zaman zaman bize olumlu neticeler de verdi. Bundan sonraki süreçte de biz bundan istifade de edeceğiz.
JOHNSON MERKEL VE MACRON'U DAVET ETTİM
Türkiye-ABD, ve Rusya ile mutabakatlar sağlarken Avrupa'dan da sesler yükselmeye başladı. Süreç içerisinde Avrupa'yı nerede görüyorsunuz?
İki gün önce Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson aradı ve "Merkel, Macron, ben ve siz dörtlü olarak bir araya gelsek" dedi. Onlar Londra'yı teklif ettiler. Ben de "Londra olmaz ancak İstanbul olabilir. Ya da sınıra yakın illerimiz Gaziantep veya Şanlıurfa olabilir. Buralarda yapabiliriz. Tarih olarak siz aranızda görüşün ve o adımı atalım" dedim. "Bunlar da olmaz diyorsanız o zaman 3-4 Aralık'ta malum Londra'da NATO Liderler Zirvesi var. Bu NATO Liderler Zirvesi'nin öncesinde veya akabinde orada yapabiliriz" dedim.
BİZİM DERDİMİZ TERÖRİSTLERLE
PKK'nın sözde kanton ilan ettiği Ayn el-Arab PKK-YPG'den nasıl temizlenecek? Putin'in çok uluslu Suriye tanımı içinde Kürtler vurgusu vardı. Suriye Milli Ordusu'nun temsil ettiği kitleye vurgu yapılmadı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
* Aslında Rusya'nın Ayn el- Arab'a girmemiz konusunda davetleri oldu. Fakat ABD'nin de tam tersi yaklaşımı olmuştur. Bu yaklaşım Obama döneminde de böyleydi. Obama uçaklarla Kobani'ye silah, mühimmat, her türlü şeyi indirdi ve oradan adeta bizim ülkemize onlar bir huruç harekatı başlattı. Bugün eğer 350 bin Kobanili ülkemizdeyse bunun müsebbibi birinci derecede Obama'dır. "Türkiye'de Suriye'nin kuzeyinden hiç Kürt yok" diyenler yalan söylüyor. Bunun dışında tabi sayıları 3 milyon 600 bine ulaşan Suriyelilere baktığımız zaman ağırlıklı Arap. Onun dışında Ezidi vesaire de var.
* Şu an itibarıyla özellikle ısrarla bir şey kullanılıyor; devamlı "Kürtler aşağı Kürtler yukarı." Bizim oradaki Kürtlerle bir sorunumuz yok. Bizim derdimiz buradaki teröristlerdir. Ama bunlar öyle anlatıyorlar ki olayı... "Kürtler..." Amerikalılardan da Ruslardan da böyle dinliyoruz malesef... Dün akşam onu da söyledim "Bunu bu şekilde kullanmanız Kürt kardeşlerimize saygısızlıktır. Lütfen böyle kullanmayın, bizim mücadele ettiğimiz PKK'dır, YPG'dir, yani teröristlerdir. Teröristin hangi ırktan, hangi dinden geldiğinin ne önemi var. Terörist teröristtir."
* Mesela DEAŞ... DEAŞ'ın içinde İngilizi var, Almanı var, Fransızı var, Hollandalısı var... Az da olsa Türk de var. Şimdi biz DEAŞ'ı tanımlarken hangi ırkı öne çıkaracağız? Olmaz! Bu işi bir etnik mücadelenin içine sokmamak lazım. Eğer böyle yaparsak yarın biz başka faturalarla karşı karşıya kalırız. Tabi biz yazılı kayıtlara girerken asla bunu Kürtler diye girmiyoruz. Tamamen terör örgütü olarak giriyoruz. Buradaki olayı da bu şekilde kayda girmiş olduk.
İMARA BAŞLAMA ARZUSUNDAYIZ
Eğer bu mutabakat başarılı olursa Barış Pınarı Harekatından sonra teşkil edilen yerde hemen imar çalışmasına başlama arzusunda mısınız?
* Özellikle Tel Abyad-Resulayn arasında yeni bir durum var. Bu bizim için şu anda adeta kazanılmış hak gibi. Bu demek değil ki orada kalıcıyız. Buraların gerçek sahibi Suriye. Biz işgal ordusu değiliz. Hazırlamış olduğumuz bir plan var. Uluslararası donörler toplantısı yaparak belli imkanlar sağlanırsa buralarda yapacağımız yerleşim alanlarına Suriyeliler yerleşsin. Kobani de aynı şekilde bunların içinde. Kobani ile ilgili süreci Rusya ile yürüteceğiz.
* İmar çalışmalarına hemen başlama arzusundayız. Fakat şu anda kime teklif ettiysek hepsi "Gayet güzel gerçekten çok hoş" dese de "Hadi maddi kaynak" dediğiniz zaman "İşte biz o kaynağı Lübnan'a verdik, Ürdün'e verdik" deyip hep topu taça atıyorlar. Olumlu cevap gelmeyince de geriye uluslararası dönerler toplantısı için Birleşmiş Milletler'i devreye sokmak kalıyor. Yaptığımız mutabakatları şimdiden BM'ye ileteceğiz ve BM eli ile bu işi yaygınlaştıralım istiyoruz.