Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞEBNEM BURSALI

Zor, oyunu bozdu...

Bir söz vardır; "Ağaçta duran kuş, dalın kırılmasından korkmaz. Onun güveni, ağacın dalına değil, kendi kanatlarınadır." İşte Türkiye'nin Suriye meselesinin başından bu yana yaptığı tam da bu; ne dünyanın süper güçlerine güvendi, ne de onlara boyun eğdi. Ne dünyanın her tür tekil ve örgütlü kurulundan korktu, ne de güç sarhoşluğuna kapıldı. Türkiye'nin tek doğrusu; mazlumların çektiği zulüm ve kendi beka meselesiydi. Bu yoldan bizi ne korku ne de tehdit vazgeçirdi.100 yıl sonra hem sahada hem masada kazandığımız bir zaferdir bu. Ve öyle bir denklemde edinilmiş bir kazanım ki; benim diyen matematikçinin, benim diyen fizikçinin kolay kolay çözemeyeceği bir denklemin çözüldüğü, çözümlendiği bir denklem bu.
Bu denklemde ortaya çıkan sonuçlar neler? Arap Birliği'nin iflasının istendiği... Avrupa'nın küresel denklemde aslında etkisiz eleman olduğunun ortaya çıktığı... ABD ve Rusya'nın her şeyi belirleyici konumda olduğu süper güç halinin artık eski düzende kaldığı... Türkiye'nin hem bölgesinde hem dünya dengelerinde oyun kuruculuğunun tescillendiği... Masayı kuran olduğu kadar, masada kimin veya kimlerin hatta nerede oturacağına kadar kararını veren ülke olduğunun ortaya çıktığı bir süreç yaşandı... 2002 öncesinde ABD hapşırsa bizim zatürre olduğumuz düzenin sona erdiği ve artık Türkiye kükreyince ABD'nin korktuğu yeni bir düzene geçişin miladıdır 17 Ekim 2019 Perşembe günü Külliye'de gerçekleşen Suriye zirvesinin açılımı.
Sağduyulu ve gerçekçi yorumlarıyla bu süreçte her tür hamasetten uzak güçlü bir milli duruş sergileyen Yusuf Alabarda'nın şu yorumu, ABD heyetinin perşembe günkü Ankara ziyaretinin en müthiş özetini veren ifade bence; "Harekatın 9 günlük hasılatı bile 15 Temmuz'da Erdoğan için 'İslamcı Diktatör' diyen Pompeo'yu, Erdoğan'ın ayağına getirtmeye yetti ve Türkiye'nin siyasi hedeflerini kabul ettiği bir mutabakata imza atmak zorunda kaldı!" Uluslararası ilişkilerde daimi dostluklar olmadığı gibi, daimi düşmanlıklar da yok elbette. Burada ilişkilerin gidişatını belirleyen öncelikle ülkelerin çıkarlarıdır. Dış politikanın özü de, belirleyici esas kuralı da budur. Ve bir başka belirleyici kural; gücünüz kadar haklı olmanızdır. Türkiye de, en başından bu yana tarihsel ve insani ve güvenlik boyutuyla haklılığının yanında; hem diplomatik anlamda bir oya gibi işleyip oturduğu masada ve hem de tarih boyunca herkesi titreten kahraman ordusuyla yazdığı destanla sahada her yönüyle haklı ve üstün idi.
Şimdi gözler 120 saatlik ara verme sonunda Soçi'de gerçekleşecek Erdoğan- Putin zirvesinde. Biz durduğumuz yerden kıpırdamadan, Trump'ı kendi durduğumuz noktaya getirtmeyi nasıl başardıysak Putin ve diğer unsurları da aynı noktaya getirmeyi başaracağız göreceksiniz. Bu sonucu bir oya gibi işleyen, diplomasideki ustalığını ve tecrübesini karakterindeki dik durmayla birleştiren, gerektiği zaman da diklenen Başkan Erdoğan, bu süreçle birlikte en önemli güç ve lider olduğunu bir kez daha tüm dünyaya kanıtladı. 'Zor, oyunu bozdu' derken, 'Erdoğan tüm oyunları bozdu' demeden de geçmek olmaz...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA