Merhum Attila İlhan sıklıkla referans verir, kimi açıklamalarını da "tefsir" ederdi. Oysa hiçbir "tefsire" ihtiyaç duymayacak kadar yalın ve net konuşurdu. Yani, zoru kolay anlatmayı başaran ender düşünürlerdendi.
Anladınız sanırım: "Avrasyacılık" denince akla gelen ve "Putin'in akıl hocası" tesmiye edilen Aleksandr Dugin'den söz ediyorum. Donanımlı olduğu kadar vicdan ve izan sahibi de olan Dugin her daim fakirin umurunda olmuştur. O kadar ki nerede ne yazmış, ne konuşmuşsa özenle takip etmeye çalıştım.
Lakin evvelsi gün beni çok şaşırttı.
Esad'ın devrilmesinin ardından trolleri çağrıştıran bir üslupsuzlukla Türkiye'ye ve Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan'a adeta parmak salladı. Sosyal medya hesabından aynen şöyle dedi: "Suriye, Erdoğan için bir tuzaktı. Stratejik bir hata yaptı. Rusya'ya ihanet etti. İran'a ihanet etti. Mahvoldu. Şimdi Kemal'in Türkiye'sinin sonu başladı, size destek verdik şimdiye kadar. Bundan sonra pişman olacaksınız..."
Hâliyle hayret ettik!.. "Hesabı mı çalındı? Votkayı mı fazla kaçırdı? Yoksa moral bozukluğundan mütevellit bir üslupsuzluğa mı düçar oldu?" demeye kalmadı, bir de baktık ki hazret dün de peşi sıra döktürmeye başladı.
İlkin, "Şimdiye kadar Erdoğan'ı destekledik. 2015 yılında Türkiye'yle gerilimi tırmandırmaktan kaçınmaya çalıştık ve FETÖ darbesi sırasında Erdoğan'a çok yardım ettik. Suriye meselesi bizim için çok acı verici. Bence bu, Erdoğan için stratejik bir hataydı. Kemalist düşünce Türkiye'yi kendi sınırları içinde savunmaktı" dedi.
Sonra biraz daha rikkatli bir gönderi paylaştı: "Rusya, Türkiye'ye herhangi bir zarar vermeyecektir. Kesinlikle. Ancak böyle bir ihanetten sonra, Rusya'nın Türkiye'ye bir sorun çıktığında yardım edeceğini ummak zor. Ve sorunlar zaman zaman ortaya çıkar."
Sonra toparlamaya çalıştı: "Rusya ve Türkiye arasında çok fazla bağ var. O zamanki davranışları açıkça İsrail ve küreselcilerin lehine. Üzücü. Rusya, Batı'nın göstermek istediği kadar zayıf değil. Bunun Erdoğan'ın tarafında bir yanlış hesaplama olduğuna inanıyorum..."
Daha sonra da "birilerine" mesaj gönderircesine oldukça tuhaf bir paylaşımda bulundu: "İslamcılık Türkiye'nin düşmanıdır. Arap bölgesinde Türk liderliğiyle asla uzlaşamaz. Batı'nın desteğiyle Suriye'deki Kürtler güçlerini konsolide etmeye çalışacaklar. Suriye'de Ruslar olmadan, Erdoğan çok önemli bir müttefik ve dostunu kaybeder..."
Hazret "İslamcılıktan" ne anlıyor, bilmiyorum. Kimi zaman övgüler düzdüğü Yemen Ensarullah'ı, Lübnan Hizbullah'ı ve Hamas'ı ne sanıyor peki? Seküler falan sanmıyordur herhalde. Belki de İtalyan devlet televizyonu RAI'ye verdiği bir röportajda (Erdoğan'la muhtemel bir görüşme hakkında sorulan bir soruya) "Böyle İslamcılarla iş yapmaktan tiksinirim..." cevabını veren Beşar Esad'ın etkisinde kalmıştır.
Şaka bir yana da Dugin çapında bir entelektüele mezkûr paylaşımları hiç yakıştıramadım. Tamam, Esad'ın devrilmesinin ardından İsrail ve ABD'nin yaptığı açıklamalardan ve İsrail işgal ordusunun Suriye'ye hareketlenmesinden endişe duymamak mümkün değil. Fakat bunun çözümü, halk desteğinden mahrum zalim Esad'ı sürgit iktidarda tutmak mı olmalıydı?
Esad'ın devrilmesi üzerine, "Bu, Esad rejiminin başlıca destekçileri olan İran ve Hizbullah'a indirdiğimiz darbelerin doğrudan bir sonucudur..." diyen soykırımcı Netanyahu, mahut destekçiler arasında neden Rusya'yı saymadı? Sahi, hemen her gün İsrail Suriye'ye saldırırken, Suriye'nin güvenliği için davet üzerine Suriye'de bulunduğunu söyleyen Rusya'nın neden gıkı çıkmadı. İsrail'in hedefi İran ve Hizbullah olduğu için mi?
Türkiye'yi İran'a ihanet etmekle suçlamadan evvel, bunun ne menem bir ihanet olduğunu vuzuha kavuşturması gerekmez mi? Ayrıca, Ukrayna savaşında Rusya'ya yardım eden İran'a, İsrail kapışmasında Rusya'nın yardımını neden hiç göremedik?
Sayın Dugin, İsrail'in MOSSAD ile Suriye Baas rejiminin gizli servisi Muhaberat arasındaki İran aleyhine yapılan görüşmeleri görsün de ondan sonra ihanetten söz etsin.