Londra merkezli The Jewish Chronicle gazetesinin azılı Siyonist yazarlarından Michel Gurfinkiel, Fransa'da geçtiğiniz hafta gerçekleşen genel seçimlerden önemli bir zaferle çıkan Fransız "aşırı solunun" yıldızı Melenchon'u, "Corbyn'in, 12 milyon Müslüman'ın oyuyla oynayabilen hâli" olarak tarif ediyor.
Son derece manidar bir ifade!
Malumunuz, bir önceki İngiliz İşçi Partisi lideri Corbyn, Filistin davasına desteğinden ötürü "antisemitizm" suçlamalarıyla ana akım siyasetten uzaklaştırılmıştı.
Mahut Siyonist'in, Melenchon'un da tıpkı Corbyn gibi siyasetten uzaklaştırılmasını, şayet bu mümkün değilse siyaseten etkisiz hale getirilmesini istediği besbelli.
Bu kafaya göre siyasi meşruiyet için ya baştan beri Siyonizm'in destekçisi olacaksın ya da Le Pen gibi "evrileceksin."
Zira, aynı Michel Gurfinkiel, 7 Ekim'in hemen ertesinde The New York Sun için kaleme aldığı makalesinde, Fransız "aşırı sağını" temsil eden Ulusal Birlik lideri Le Pen'in İsrail konusundaki tutumunun, babasının "eski kafa antisemitizmine" göre çok daha olumlu ve yapıcı olmasından takdirle bahsetmişti.
Ulusal Birlik tabanının, İsrail ve Fransa'nın ortak hasmının "radikal İslam" olduğunun artık farkına vardığını not düşmeyi de unutmamıştı. Biz de şuracığa not düşelim: "Radikal" yaftası yabancılaştırma efektinden ibaret; "hasım" dediği İslam'ın ta kendisidir.
***
Bu azılı Siyonist daha da ileri gitmiş, İsrail'de bugün olanların ve İsrail'in başvurması gereken milli güvenlik politikalarının, Fransa'nın yakın geleceği için de bir yol haritası niteliğinde olduğunu dile getirmişti.
Dikkat isterim, bu münferit bir düşünce değil, ırkçı Siyonist zihniyetin dışavurumudur.
Peki, soykırımcı İsrail ile "aşırı sağcı" Fransa'nın ortak yol haritası ne olabilir?
Mesela, İsrail'in yaptığı gibi Müslümanları doğrudan katletmese de en azından Fransa'dan kovabilir veya onları çeşitli yöntemlerle toplumun dışına itebilirler mi?
Zaten Le Pen'in temel söylemlerinden biri de bu değil miydi?
İmdi, soru şudur:
İsrail'in her daim destekçisi olan küresel Siyonist çete, Batı ülkelerinin İsrail'e verdiği koşulsuz desteği halk tabanında meşru kılmak için "ortak hasma" ihtiyaç duyduğundan mı Le Pen'in "İslam karşıtı" söylemleri ana akım medyaya taşındı?
***
Michel Gurfinkiel (The New York Sun'daki makalesinde), İtalya Başbakanı Meloni'nin hükümete geldikten kısa bir süre sonra sarf ettiği, "İsrail'in varlığının hayati önem taşıdığına inanıyorum ve ülkelerimiz arasında daha sıkı bir işbirliği sağlanması için elimden gelen her şeyi yapacağım..." şeklindeki sözlerinin kendisine "şans getirdiğini" söylemişti.
Bütün mesele, Meloni'ye nasip olan (bahşedilen) bu "şans" zaten!
Gerek Avrupa'da "aşırı sağın" yükselişi ve gerekse ABD'de Trump'ı desteklemenin 2016 ve 2020 seçim süreçlerine nazaran gayet "meşru" sayılmaya başlanması organik gelişmeler sayılabilir mi?
Yoksa küresel Siyonist çeteyle kurdukları son derece pozitif ilişkiler, söz konusu "aşırı sağcı" siyasi aktörlere böylesi bir "şans kapısı" mı açtı?