Fransa'nın "aşırı sağını" temsil eden Le Pen'in Ulusal Birlik Partisi (RN) geçtiğimiz günlerde yapılan genel seçimlerin ilk turunda oyların yüzde 33'ünü alarak birinci parti oldu.
Şaştık mı? Elbette hayır.
Zira "aşırı sağın" yükselişte olduğunu biliyoruz. Mesela, "aşırı sağcı" Geert Wilders'in liderliğini yaptığı Özgürlük Partisi de Hollanda genel seçimlerinden geçen yıl birinci parti çıkmıştı.
"Aşırı sağcı" partilerin seçim zaferleri doğal olarak "aşırı sağın" yükselişte olduğunu gündeme getirdi. Hâliyle, "özgürlükçü solcular" ve liberal çevreler de endişelerini dile getirdiler.
Gelgelelim...
Türkiye'de yapılan son yerel seçimlerde uzun yılların ardından ilk kez birinci parti çıkan CHP'nin "aşırı sağcılığı" (liberal sol çevreler dâhil) hiç mi hiç gündeme gelmedi.
Neden acaba?
CHP'nin "aşırı sağcılığını" ahaliye "solculuk" olarak yutturma yeteneğinden mi, yoksa bizdeki "liberal solun" nevi şahsına münhasır özelliğinden mi?
***
Malumunuz, Kayseri'de meydana gelen çirkin hadiselerin akabinde birtakım "aşırı sağcı" slogan ve "özlü sözler" dolaşıma sokuldu.***
Le Pen'in "aşırı sağcı" Ulusal Birlik Partisi'nin birinci geldiği Fransa genel seçimlerinde, Macron'un suya sabuna dokunmayan "merkez siyasetini" sürdüren Rönesans Partisi'nin de içinde bulunduğu Cumhuriyet İçin Hep Birlikte (Ensemble) koalisyonu ancak üçüncü olabildi.