İçimden geçen cümle şudur:
Söyleyeceğim o kadar çok şey var ki artık söylemesem de olur!
Bazen böyledir...
Öylesine yoğun duygulara gark olursunuz ki kelimeler boğazınızda düğümlenir, tek kelime edemezsiniz.
Duygular böyledir, ya düşünceler...
"Ben demiştim!.." ifadesinden ne kadar nefret etseniz de aklınıza ilkin vakitlice söyledikleriniz gelir.
Sonra da "Araba devrildikten sonra nasihat veren çok olur" gibi darbımeseller üşüşür belleğinize.
Araba devrilmeden önce konuştuğunuzda da en hafifinden "Moral bozuyorsun..." denilir.
Ne vakit konuşulacak, bilemiyorum. Benim bildiğim şudur: İdare-i maslahatçılığın sonu goygoyculuktur.
Söylediğim de yıllardır dilimden düşürmediğimdir: İktidarların zehri goygoy, ilacı "eleştirel düşüncedir."
Ötesi pazarlama memurluğudur ki iktidarları çürütmekten başka işe yaramaz.
Mart 2019 yerel seçimlerinin ardından söylediklerimi bu köşecikte sonraki yıllarda da her fırsatta dile getirdim: "Mental yorgunluk iliklerine kadar işlemiş, burnundan kıl aldırmayan nobranlardan millet artık ikrah etti. Dava aşkını şahsi ikbale dönüştürmüş bu tipler çeperlere, çeperlerdeki çilekeşler de merkeze çekilerek bir nevi altüst yaşanmadan yeniden doğuş olmaz..."
Cumhurbaşkanı Erdoğan varsa "yeniden doğuş" imkânı da her zaman var demektir.
Ki, seçim akşamı yaptığı balkon konuşmasında "1 Mart bizim için bitiş değil aslında bir dönüm noktasıdır" demekle işaret fişeğini atmıştır.
(........................................)
İstenmeyen durumlarla karşılaşıldığında "Olanda hayır vardır" denir. Öyle ama hayır görecek olanlar, olandan ibret alanlardır.
Yoksa her olanda hayır olsaydı, tarih hayırsız olaylarla dolu olmazdı.
İbret almak için de evvela görmek lazım gelir. Yine 2019 seçimlerinin ardından "Birileri fezada birileri çukurda olmaz. Aç ile tok, yaya ile atlı ilanihaye yolculuk yapamaz. Gelir adaleti şart..." demiştim. Mesela, 16 milyon emekli açlık sınırındayken birileri sefa süremez. Sefa sürenlerle açlık sınırında olanlar sürgit birlikte yol alamaz.
Bazıları diyor ki 9 ayda bu kadar oy nasıl değişir.
Gayet basit: Cumhurbaşkanlığı seçimi "beka sorunu" olarak görülmüş ve Başkan Erdoğan'a sahip çıkılmıştı. Çekilen ekonomik sıkıntılar da "müstevlilere" direnişin faturası mesabesinde değerlendirilip nispeten hoş görülmüştü.
Seçmen 1 Mart yerel seçimlerini bir türlü vazgeçilemeyen yanlışların faturası için fırsat bilmiştir. Aynı faturanın daha ağırını da Özal döneminde (1989'daki yerel seçimlerde) kesmişti.
Gelgelelim...
Aklına fikrine çok değer verdiğim bir dostum 2019 yerel seçimlerinin hemen ardından herkes karalar bağlarken şöyle demişti: "Bu sonuçlar bizi 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimini kazandıracak..."