Eskiden Saddam Hüseyin'in yekpare Irak'ı vardı. Hem bugünkü gibi paramparça değildi hem de belirli bir güce sahipti.
Ayrıca, hatırı sayılır bilim adamları ve hatta nükleer altyapısı bile vardı.
Saddam, El-Fetih'in kimi liderlerini öldürtmek gibi "taşeron haydutluklar" yapsa da sonuç itibarıyla Filistin'i destekliyordu. Zaten desteklemeseydi İsrail, Irak'ın nükleer altyapısını vurmazdı.
Suriye de bugünkü kadar aciz değildi. Lübnan Hizbullah'ına sağladığı lojistik desteğin (ki buna da eli mahkûmdur) dışında İsrail'e rahatsızlık verecek herhangi bir askeri kapasitesi yok. Bundan sebep İsrail her canı sıkıldığında Suriye'de istediği yeri bombalıyor.
Kaddafi'nin Libya'sı da yok! Daha doğru ifadeyle, Libya'nın Kaddafi'si yok. Şayet olsaydı, İsrail'e her zamanki gibi lanetler yağdırır, gücü yağmaya yetmese de gürlemeyi ihmal etmezdi.
Mısır'ın da ne Abdülnasır'ı var ne de Muhammed Mursi'si! Emperyalistlerin ayaklarına kırmızı halılar serdiği Enver Sedat zihniyetli Sisi'si işbaşında.
Abdülnasır bugün olsaydı ne yapardı bilmem ama en azından Sisi gibi İsrail ile "normalleşmede" öncü rol oynamazdı.
Rahmetli Mursi, Mısır'ın başında olsaydı İsrail ile "normalleşme" şöyle dursun, tüm imkânlarıyla Hamas'ın yanında yer alırdı. Zaten bunun için darbeye maruz kaldı ya.
***
Hülasa edecek olursak, Yemen hariç bölgedeki tüm Arap ülkeleri İsrail'in lehine değişti.
İsrail aleyhine eskiye nazaran "değişen" sadece iki ülke var; biri Türkiye, diğeri İran.
İki ülke de askeri bakımdan eskisiyle karşılaştırılmayacak kadar güçlü hale geldi.
En önemlisi de zihniyetlerdeki değişimdi. İran 79 devriminden önce İsrail'in bölgedeki en doğal müttefikiydi, devrimden sonra İsrail'in düşmanı oldu.
Türkiye her ne kadar İsrail'i ilk tanıyan ülke olsa da ne Ecevit ne de Baykal günümüz CHP'sinin Özgür Özel'i gibi (emperyalistlerle ağız birliği içinde) Filistin direnişini "terörist" olmakla itham etti.
Lakin hiçbiri Cumhurbaşkanımız Erdoğan kadar Filistin direnişine sahip çıkmadı.
FETÖ şayet 15 Temmuz'u başarsaydı, İsrail aleyhine değişen bu iki ülkeyi birbirleriyle savaştıracaklardı. Böylece, Arz-ı Mevud'un önü alabildiğine açılacak, Anadolu coğrafyası paramparça olacak, İsrail ve ABD tastamam muradına erecekti.
***
Bütün bunları Filistin direnişi için bölgedeki şartların eskiye nazaran çok daha zor olduğunu belirtmek için dercettim.
O eski Irak, Mısır, Libya vs. yok... Filistin direnişinin tüm dünyada Mandela muamelesi gören, saygıyla karşılanan Arafat gibi bir lideri de yok. Tam aksine, "terörist" olmakla itham ediliyorlar.
Filistin direnişini destekleyen antiemperyalist sol da eski gücünde değil.
Mesela, Türkiye'de bugün Deniz Gezmişler yaşasaydı, Özgür Özeller gündüz gözüyle Filistin direnişine "terörist" diyebilirler miydi?
Hülasa, Filistin direnişi için koşullar eskisine nazaran artık çok daha zor.
Ne ki, bugünkü Filistin direnişi üç aydır direniyor, ABD ve İngiltere'nin sınırsız desteklediği İsrail'i aciz bırakıyor. (Arafat çok daha kısa sürede silah bırakmak zorunda kalmış, Afrika'ya sürgün edilmeye düçar olmuştu.)
İsrail onca vahşetine rağmen tek bir askerini bile direnişin elinden kurtaramadı. Bizzat İsrail basını, kendi komutanlarının ağzından söz konusu başarısızlıklarını artık dile getiriyor.
İsrail'in soykırımcı yüzünü tüm dünyaya gösteren Filistin direnişi, İsrail'in dayattığı ateşkes koşullarını da kabul etmiyor.
Bu şanlı direnişin sırrı nedir?
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Salih Tuna | Bunun sırrı nedir?