Bunların Tele 1 adlı propagandist kanallarının genel yayın yönetmeni Merdan Yanardağ'ın "Öcalan güzellemesi" doğrusu beni hiç şaşırtmadı.
Her şeyden evvel vaktiyle PKK'yı arkalayan tweet'leri vardı.
Daha önce de PKK yandaşı "Özgür Gündem" adlı gazetede yazı işleri müdürlüğü yapmıştı.
Hülasa, siyasi geçmişi "Öcalan güzellemesi" yapmasına gayet elverişli.
Fakat biz düne değil bugüne bakarız.
Yani, bugün "sağlam ve klas" duran bir insanı, dünü üzerinden itibarsızlaştırma alçaklığı bizden uzaktır.
Mizan/ölçü bellidir.
Mesela, hidayete eren hiçbir Müslüman, "Geçmişte sen cahiliyedeydin" diye mahkûm edilmez.
***
Gelgelelim, bugünkü yazı yolculuğumuza konu olan "olay" günümüzde geçiyor.
Muharrem İnce'nin nitelendirmesiyle
Mangır Merdan'ın "Öcalan güzellemesi" düne değil, bugüne ait.
Öcalan'ın çok uzun süre içerde yattığını "Artık yeter" modunda dile getirdikten sonra, Öcalan'ın siyaseti doğru okuyan, doğru gören, doğru çözümleyen son derece zeki birisi olduğunu söylüyor.
Muhterem hızını alamıyor, Öcalan'ı "neredeyse filozof" ilan ediyor.
CHP'li
Özgür Özel'in kafadarı işbu muhteremin zıpçıktı "Öcalan güzellemesi" ile mazisindeki "PKK muhabbeti" arasında uyum var.
Uyumsuz olan şu:
Muhterem hem
Atatürk üzerinden önüne geleni kriminalize etmeye çalışıyor hem de "Öcalan güzellemesi" yapıyor.
Yanlış anlaşılmasın: Marjinal fikirlere de çelişkilere de karşı değilim. Arzular şelale, isteyen istediği gibi düşünür. Fiyakalı söyleyecek olursak, "yasak düşünceler" benim nezdimde "yasak" değildir. Düşünceye zincir vurulamaz.
Yeter ki "dürüst" olunsun.
İmamoğlu misali
Demirtaş üzerinden PKK'nın siyasi ayağına sinyal vermek yerine, söz konusu muhterem gibi direkt "PKK önderliğine" güzelleme yapmak, en azından daha dürüstçe.
***
Merdan Yanardağ'ın sorunu şu: Hem gündüz gözüyle Öcalan güzellemesi yapıyor hem de
resmi ideolojinin sürgündeki temsilcisi gibi hareket ediyor.
Terör örgütüne mesafe koymaktan aciz hâlini görmüyor ama önüne geleni yaftalamayı kendine hak görebiliyor.
Sırf CHP'yi desteklemediği için
Muharrem İnce'ye "İktidarın aparatı" damgasını yapıştırıyor.
Mehmet Ali Çelebi'ye "düşkün",
Metin Feyzioğlu'na "dönek" diyor.
Seçimle işbaşına gelen iktidara da "faşizan ve gerici" yaftasını vuruyor.
Elinde yetki olsun, "Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmaları" iddiasıyla
AK Parti ve
MHP'yi kapatır.
İyi Parti'yi de
Tele 1'e reklam vermeme suçundan müebbet hapse mahkûm eder.
Çok "değişik" biri.
Çocukların Kuran öğrenmelerinin
"beyinlerinin kilitlenmesine" neden olacağını söyleyecek kadar küstah,
Yaşar Nabi'nin "Bir mısraı bir millete şeref verecek şair" dediği
Necip Fazıl'a "Beşinci sınıf şair" diyecek kadar cahil, SİHA'lara "Bunlar planör. Oyuncak uçak gibi düşünün. Yani bir uçak teknolojisi değil..." diyecek kadar da şaşkaloz!
Sonra da diyorlar ki
Kılıçdaroğlu neden kazanamıyor!..
Ulan bu "değişikler"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı desteklesin, o bile kazanamaz.