Aklımda kaldığı kadarıyla Turgay Güler'e "haşerat", Fuat Uğur ve Cemil Barlas'a da "hamamböceği" demişti.
Zat-ı muhterem bununla da kalmamıştı. Çevresine, 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından "bahar temizliği" yapılacağını müjdelemişti.
Ne var ki seçimi Erdoğan kazanınca ("bahar temizliğine" kendisi maruz kaldı demeyelim de) "piyasadan" çekilmek zorunda kaldı.
Çekildiği köşesinde de rahat durmadı. "15 Temmuz direnişini" hafızalarda diri tutmak için okunan selalar ile kafayı bozdu. Sonra da bir blok yazısından "Penguen örgütü" üretip, "Penguen yeni FETÖ'dür" diyecek kadar kaptırıp gitti.
Gelgelelim, "Penguen örgütü" tesmiye ettiği ajansı, Cumhurbaşkanı Erdoğan ziyaret edip sahiplenince, zat-ı muhterem suspus olmak zorunda kaldı.
Davutoğlu da firari FETÖ'cülerle ağız birliği içinde "Penguen'in başı Erdoğan'dır" demeye başlayınca, "Penguen şamatasının" hedefinin Sayın Erdoğan olduğu dımdızlak ortaya çıktı.
***
Zat-ı muhteremin "haşerat... hamamböceği..." diye hakaret ettiği gazetecilerin ortak özelliği, Erdoğan'ın yanında durmaktan ibaretti. Özellikle de
Davutoğlu etrafında kümelenen
"siyaset hırsızlarına" karşı.
Fuat Uğur ve
Cemil Barlas'la derdi neydi bilmiyorum ama
Turgay Güler'e neden hakaret ettiğini iyi biliyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Alman ajanı" dediği adı lazım değil birini, dönemin
AK Parti Milletvekili
Mustafa Yeneroğlu "aktivist" diye savununca,
Turgay Güler de "Erdoğan'ın ajan dediğini savunmak AK Parti milletvekiline mi kaldı" yollu bir ifadeyle eleştirmişti. (Söz konusu eleştirinin yer aldığı televizyon programında canım kardeşim
Ahmet Kekeç'le birlikte ben de vardım.)
Zat-ı muhterem de Erdoğan'ı savunmak için yapılan mezkûr eleştiri üzerine, "Haşerat, hayatı mücadeleyle geçmiş, 15 Temmuz yiğidi, milletvekili
Mustafa Yeneroğlu'na yaptığını yarın sana da yapacak..." diyerek AK Partili diğer vekilleri de tepki göstermeye çağırmıştı.
"15 Temmuz yiğidi" dediği Mustafa Yeneroğlu mu?
FETÖ'nün de desteklediği
Babacan'ın DEVA'sında milletvekili. Tabiri caizse, CHP'yi tokatlayanlardan.
Babacan'ın partisine geçerken, 3 dönem milletvekili olduğu AK Parti'den "Çocuklarımın yüzüne bakmak için istifa ettim..." demişti de "O milletvekili maaşlarını çocuklarının kursağından nasıl geçiriyorsun?" diye sormuştum.
***
Zat-ı muhterem mi?
Doğrusunu isterseniz ne dün ne bugün bir hobi olarak bile takip ettiğim veya merak ettiğim biri değil.
Ne var ki,
Cumhuriyet Gazetesi'nin dünkü internet sayfalarında "Damada çok ağır sözler" manşetine muttali olunca, "Kim söylemiş?" diye baktım.
Meğer zat-ı muhteremin dünkü yazısını haberleştirmişler.
(Hayır, Karar Gazetesi'nde yazmıyor. Neden Karar değil, bilmiyorum. Neden "yüksek profilli" gördüğü Davutoğlu'nun yanında politika yapmıyor, onu hiç bilmiyorum. Oysa Davutoğlu uğruna onca gazeteci arkadaşa Penguen diye bühtan etmişti. Bunun karşılığında CHP'den 1 vekillik de onun için kopartamazlar mıydı?)
Benim bildiğim şudur: Zat-ı muhteremin
Sayın Berat Albayrak'la nasıl bir takıntısı varsa, bitmek bilmiyor.
"O bakan" diyecek kadar da üslupsuz.
Tevekkeli dememişler, "Üslubu beyan ayniyle insan".