Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SALİH TUNA

Erdoğan kadeh de kaldırsın mı?

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Mensubu olduğumuz mana ikliminden dolayı bizi aşağılayanlarla ve tehdit edenlerle bir oldunuz.
Bu aziz milletin ruh köküne düşman olanlarla ittifak kurdunuz. Birlikte mücadele ettiklerimizle kol kola girdiniz.
Bize husumet besleyenlerin sevgisi size, nefreti bize kaldı. Matine-suare bu nefretle boğuşurken bizi sırtımızdan hançerlediniz.
Sırtımızı yasladığımız "muhafazakâr mahalleyi" sinsi bir şekilde zehirlemeye çalıştınız.
15 Temmuz saldırısının ardından toparlanır gibi oldunuz. Çok geçmeden tıynetinize yakışana döndünüz.
FETÖ, 15 Temmuz'a, Kılıçdaroğlu'yla eşzamanlı "Tiyatro" dedi. Siz de "28 Şubat'tan daha beter..." dediniz. Taraf'ta yazı işleri müdürlüğü yapmış o arkadaşınız da Mehmet Akif'in Erdoğan döneminde Türkiye'de yaşayamayacağını dile getirecek kadar tozuttu.
Hırsınızdan gözleriniz kör oldu. O kadar ki FETÖ'nün ve PKK'nın umudu haline geldiniz.
Dünyanın en vefalı insanına ihanet ettiniz.

***

Engin Ardıç bizim mahallede yetişmiş değildi. Öteki mahalleden koşup geldi. Tıpkı İzzet Yasar gibi. Ölene kadar da yanımızda durdu.
Hiciv ustasıydı. Dobraydı. Lafını eğip bükmezdi, dan diye söylerdi. Bu mahalleyi cahillikle itham edenlerin nasıl bir cahillikle malul olduklarını, mala davara anlatırcasına yüzlerine vururdu.
Seçim günü ikindi namazını müteakip cenaze namazına gittik.
Cumhurbaşkanı Erdoğan her zamanki gibi vefasını gösterdi. Cenaze namazından sonra Engin Ardıç'ı hayırla yâd eden çok güzel bir konuşma yaptı.
Ortanca oğlum "Çok yorgun gözüküyor baba" dedi. "Akşam sandıklar açılınca dinamikleşir, merak etme..." dedim.
Öyle de oldu...

***

Herkes meydanlara çıkmaya başlamıştı. "Hadi biz de çıkalım" dedim evdekilere. Küçük oğlum, "Ben gelemem baba" dedi. "Reis kazanırsa şükür namazı kılacağım diye kendime söz verdim..."
"İyi tamam, kıl 2 rekât da çıkalım" dedim.
"Ben 200 rekât söz verdim..." dedi.
"Oğlum ne yaptın sen!"
(............................)
Kroplu genç kızlarımızdan çarşaflı kadınlara, ak sakallı ihtiyarlardan gencecik delikanlılara kadar İstanbul sevinçten sokaklara, caddelere, meydanlara akmıştı.
Birçok yerde de trafik durmuştu.
Arabanın radyosu açıktı. Bunların adı lazım değil algı operatörlerinden biri, "Oyları çalarak kazandılar" falan deyince, zaferini kutlayanları işaretle, "Bunca insan oyunu verse Erdoğan zaten kazanırdı, ne diye oyları çaldılar ki..." dedim.
Evet, çok komikler.
Bunlardan daha komiği "Eski Akepeli gevşeklerin" manşetleri: Barışın daha fazla zedelenmemesi için vatandaşları karşı karşıya getiren kavga dilinin artık terk edilmesi gerekiyormuş. Acil ihtiyaç normalleşmeymiş...
Seçimden önceki acil ihtiyaçları Kılıçdaroğlu'nu cumhurbaşkanı yapmaktı.
İhtiyaçları gerçekleşmeyince, Cumhurbaşkanı seçilene akıl vermeye kalkışıyorlar.
İçlerine Ertuğrul Özkök kaçmış gibi. Oldu olacak, Özkök'ün vaktiyle önerdiği gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan yan masaya kadeh de kaldırsın mı?
Yan masaya, yani, kavganın müsebbiplerine, Kandil'le tandem oynayanlara, "Asacağız, keseceğiz, hesap soracağız" diyerek fasılasız tehdit edenlere, 15 Temmuz'a "Tiyatro" diyenlere...
Lan gidin yatın.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA