Kemal Sunal, kariyerinin son yıllarında "Şaban" karakterini artık canlandırmak istemiyordu.
Halit Akçatepe, halkın onu canlandırdığı bu karakterle tanıyıp sevdiğine dair çok diller döktüğünü fakire anlatmıştı da oradan biliyorum.
Halit abiye katılıyordum ama Kemal Sunal'ı da anlıyordum.
Her şeyden evvel Şaban'la özdeşleşmekten sıkılmıştı. Son derece yetenekli bir oyuncuydu ve başka karakterlerin de üstesinden geleceğini göstermek istiyordu.
Bu düşünceyle olsa gerek, Şaban dışında birçok karakterle karşımıza çıktı. Bunların içinde en başarılısı bence, Sinan Çetin'in yönettiği Propaganda filmindeki Gümrük Muhafaza Memuru Mehdi'ydi. Fakat halkın ondan beklentisi, Orhan Kemal'in Murtaza'sına benzeyen Mehdi karakteriyle arzı endam etmesi değil, Şaban'ın yeni bir macerasıydı.
Diyebiliriz ki, söz konusu filmlerde halkın beklentisini karşılayamadı ama Şaban karakterine de asla ihanet etmedi. Mesela, Şaban'ı, "Öğretmen" filmindeki Hüsnü'ye veya "Propaganda"daki Mehdi'ye "dönüştürmeye" kalkışmadı.
Şahan Gökbakar öyle mi ya! Recep İvedik karakterine gündüz gözüyle ihanet etti.
Nasıl mı?
Gazetemiz yazarlarından Melih Altınok'un yerinde tespitiyle, Recep İvedik 7'nin içine Şahan'ı kaçırdı.
Hem de öyle kaçırdı ki, tastamam "Şahan İvedik" oldu.
Şahan Gökbakar mahallesine kendini beğendirme belasına, "kurmaca bir karaktere" dönüşmüştü zaten. Tam oldu.
Lakin, Recep İvedik'e de yazık oldu.
Gelgelelim, Ahmet Hakan biraderimize soracak olursanız hiç de yazık olmamış... Recep İvedik'leri baştan beri ucuz ve bayağı buluyor, mizah kalitesini sıfırın altında görüyor, zerre gülmüyormuş. Recep İvedik 7'de de "aynı basitlik, aynı kabalık, aynı yüzeysellik, aynı vasat altı mizah, aynı sakillik, aynı paçozluk, aynı münasebetsizlik, aynı kalitesizlik" varmış.
Yanılıyor ki ne kadar!
Serinin ilk iki filminde Recep İvedik "gösteriş toplumuna" karşı son derece kaba şekilde de olsa "başkaldırıyı" (uyumsuzluğu) temsil eden bir karakter olarak belirli bir mizah seviyesini tutturmuştu. Bunda da hiç kuşkusuz "Yok Artık" filminin de senaristi, karikatürist Serkan Altuniğne'nin senaryo ayağında bulunmasının belirleyici etkisi olmuştur.
Recep İvedik "gösteriş toplumunun" türedi kurallarına maruz kalan sosyolojinin "intikamını" mahut kurallara ve alışkanlıklara karşı çıkarak alıyordu. Sosyoloji de, Recep İvedik üzerinden maruz kaldığı psikolojik baskıyla ödeşerek rehabilite oluyordu.
"Lümpenliğin yaygınlaştırılması" gibi komplikasyonlara neden olma ihtimali yüksek olsa da halktaki karşılığı buydu. Haliyle gişesi de müthiş olmuştu.
Recep İvedik 3, öncekilerin kredisinden yedi; Recep İvedik 4 berbat bir Survivor "parodisinden" ibaretti; 5'te toparlamaya çalıştı, 6'da daha kötüsü yapılamaz diyeceğimiz kadar felaketti. Ne ki, Şahan Gökbakar etti eyledi 7'de daha kötüsünü başardı. O kadar kötü ki dediğim gibi "Şahan İvedik" oldu çıktı.
Bunu nasıl mı başardı?
Recep İvedik 5'teki Recep İvedik'in karşı çıktığı "Kafile Başkanı" ile Recep İvedik'i adeta yer değiştirdi.
Sonuç itibarıyla ortaya sevimsiz, boş beleş bir şey çıkardı.
"Muhalif mizah" yapmayı başarabilseydi keşke. Recep İvedik'i kurban etmek yerine keşke Celal veya Osman Pazarlama'yla muhaliflik hevesini köreltmeyi deneseydi. Mümkünse yanına da mizahtan anlayan Serkan Altuniğne gibi birilerini alsaydı.
Keşke kendisinin var ettiği ve aynı zamanda kendisiyle var olduğu karaktere ihanet etmeseydi.
Yazık etti.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz