Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SALİH TUNA

İnsan enkazı

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Bu devirde çoğumuz ahlakın, kelime-i şehadetin yanında verilen bedava bir yazılım olduğunu sanıyoruz...
Dünya ahiret kardeşim Gökhan Özcan'ın sözü bu. Geçenlerde bir yerlerde gözüme çarptı.
Gökhan, usta bir yazar/sanatçı olduğu kadar inandığı gibi de yaşamaya çalışan gerçek ve derin bir mümindir. Nihat Genç arkadaşımız tevekkeli "sarışın evliya" dememiştir ona.
Mezkûr sözü eski (2015 tarihli) bir yazısında geçer.
Devamında da şöyle der: "Orta yerde onun bunun haysiyetiyle oynamayı hakkı zannedenler, bunu da taşlarını kendi döşedikleri nevzuhur bir ahlak zemininin üstüne basarak yapıyor (...)Aramızda örgütlenip, dilin afetlerine karşı acil müdahale ekipleri mi oluştursak? Bunu yapmazsak, büyük insanlık yıkımının ardından enkaz kaldırma ekiplerine ihtiyacımız olacak gibi görünüyor!.."
Yazık ki ortalık insan enkazından geçilmiyor!
Sayın Erdoğan, İBB Belediye Başkanı seçilmeden evvel İstanbul çöp dağlarından geçilmiyordu. Çöp kokusundan burnumuzun direği kırılırdı. Geldi ve kısa sürede çöp dağlarını temizledi.
Peki yalanla, iftirayla malul bu "insan enkazını" kim temizleyecek?
Ki, çöp dağlarından çok daha korkunç, çok daha bulaşıcı hastalık yayıyorlar.

***

Daha evvel bir vesileyle dile getirmiştim:
Merhum Erbakan'ın "Önce ahlak ve maneviyat" diskuru ilk gençliğimizde çok tuhafımıza giderdi.
O kadar ki, ne zaman imam hatipli bir öğrenci görsek, "Maneviyat geliyor!" diye kıkır kıkır gülerdik.
Aklımız başımıza geldiğinde anladık, "Önce ahlak ve maneviyat"ın ne demek olduğunu.
Ahlaktan mahrumsan, kelime-i şehadet gırtlağından aşağı geçmez.
Hucurat Suresi ayet 14'te şöyle buyurulur: "Bedeviler, 'İman ettik' dediler. De ki: 'Siz iman etmediniz. Ancak 'Müslüman' olduk deyin. İman sizin kalplerinize girmemiştir..."
Hülasa, ahlak, kelime-i şehadetin eşantiyonu değil, temelidir.

***

Günlük gündelik politika, çoğunlukla yek diğerinin açığını yakalama, kusurunu faş etme üzerinden yürüyora.
Biz hata yaptık diyen de yok, haklının hakkını teslim eden de. Tam aksine, her türlü yalan ve iftirayı mübah görerek saldırmak revaçta.
Oysa ahlaklı olmak her şeyden evvel kendini bilmekle, kendi kusurunu görüp kendinle hesaplaşmakla başlar.
Başkasını utandırmak veya mahcup etmek gayretiyle malul politik atmosfer çokluk insan enkazı üretir.
Politika bu yanıyla felaket ifsat edicidir.
Bir de ifsat edilmeye yatkın kişiliğiniz varsa, "benbenlik" hastalığına düçarsanız, Niyâzî-i Mısrî'nin ifadesiyle, "Dağlar gibi kuşatmışsa benlik günahı seni" eyvah ki ne eyvah!
Enkaza dönüşmekten başka hiçbir şansınız olmaz!
Mesela, politik arenada varlığınızı borçlu olduğunuz lider hakkında dün, "Hiç kimse benim ağzımdan, benim dilimden, benim zihnimden onun aleyhine tek bir söz duymadı, duymayacak" diye kendinizi bağlayıp bugün o liderinizi televizyonlarda tartışmaya davet etme yüzsüzlüğünde bulunabilirsiniz.
Ne diyelim...
Bu dünya imtihan dünyası. Sınavı geçenler olduğu gibi çakılıp kalanlar da olacak.
Dua edelim: Fitne fesat ehlinden, bilmediğinin peşinden gidenden, müfteriden, hak hukuk tanımayandan, dünya nimetleri için envaiçeşit fırıldak çevirenlerden Allah hepimizi muhafaza eylesin.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA