Bizde sosyal medya, özellikle de Twitter mecrası "iletişimden" ziyade, toplumu kutuplaştırmaya, hatta düşmanlaştırmaya yarıyor.
Fitne fücur, manipülasyon ve hakaret gırla gidiyor.
Muhalif güruhun zaten aykırı hiçbir söze tahammülü yok. Merhum Timur Selçuk'a bile (Tuba Kalçık'la yaptığı söyleşinin ardından) demedikleri kalmadı diyeyim de, ötesini varın siz düşünün.
Siyasi tartışmalardan uzak dursanız da şerlerinden kurtulamıyorsunuz.
"Neden susuyorsun, neden bizim gibi tavır koymuyorsun?" yollu ifadelerle itibar suikastına başlıyorlar.
Şener Şen'e yaptıkları gibi.
***
Kafana göre takılamazsın. Takımlar halinde hareket edecek, ayaklarını tam uyduracaksın: Rap, rap, rap rap!***
Sosyal medya zıpırları nerde bir tartışma veya niza varsa anında üşüşüyorlar.
Yara varsa kezzapla koşuyorlar, yangın varsa benzin bidonlarıyla.
Orhan Gencebay-Cüneyt Arkın "polemiğine" bile dadanmak istediler.
Lakin ne yapacaklarını şaşırdılar:
Cumhurbaşkanımız Erdoğan ile dostane ilişki içinde olduğu için hayli zamandır "ötekileştirmeye" çalıştıkları Gencebay'a "çemkirecekler" fakat Cüneyt Arkın'ı nereye koyacaklar?
"Maden" filmi üzerinden sahiplenseler, yıllar yılı aşağıladıkları Kara Murat veya Malkoçoğlu serisi ne olacak? (Ki, Malkoçoğlu veya Kara Murat'a sinema sanatından maada, sırf temsil ettikleri "mana iklimi" itibarıyla dalga geçenler, bugünlerde "Zulüm 1453'te başladı" diyenlerin öncüleriydi.)
Hele hele mülteci bir Türk'ün dramını anlatan "Güneş Ne Zaman Doğacak" (1977) filminin gösterildiği tüm sinemaları "solculuk / devrimcilik" adına yakmanın utancını ne yapacaklar?
Uzun lafın kısası:
Orhan Gencebay-Cüneyt Arkın polemiğinden "bozgunculara" ekmek çıkmaz.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz