Bütün dünyayı endişelendiren malum savaşı sona erdirmek için "arabuluculuk" yapmak, ABD çapındaki bir ülkenin harcıdır.
Nereden bakarsanız bakın, Türkiye'nin bu işi kotarması Başkan Erdoğan'ın müstesna başarısıdır.
Başkan Erdoğan'dan hiç hazzetmeseniz bile bu hakikati kabul etmek zorundasınız.
Dürüstlük bunu gerektirir.
İstanbul'un barışa ev sahipliği yapması, Türkiye'yi diplomasinin merkezine oturtması, Cumhurbaşkanı'mızın, "Ne Ukrayna'dan vazgeçeriz ne Rusya'dan" diyerek ortaya koyduğu tavrın sonucudur.
Hülasa...
Başkan Erdoğan "tarih yazarken", muhalif güruh Erdoğan ve Türkiye'ye kara çalmayı marifet sanıyor.
En aklı başındakiler bile "Kürtçe şarkı söyledi diye bir müzik grubu gözaltına alındı" şeklinde algı oluşturmaya çalışıyorlar.
İçlerinden biri de çıkıp, "Yahu bu ülkede TRT Şeş adında devletin bir kanalı var. Her gün Kürtçe müzik yayımlıyor ya!" demiyor.
Bunlara göre Türkiye'de her şey yasak ama Batı'da her şey özgür.
Banu Avar'a, Ukrayna meselesine dair "küresel efendilere" aykırı üç beş kelam etti diye Facebook sansür uyguladı, umurlarında değil.
Ne diyelim, dürüstlük önemlidir ana sütü gibi.
***
Dürüstlük dedim de aklıma geldi: HDP İstanbul Milletvekili Prof. Erol Katırcıoğlu tanıdığım kadarıyla bilgili, birikimli, nazik, saygılı, en önemlisi de dürüst bir kişiliktir.***
Peki şu 6'lı o masa sakinleri, masayı kimin kurduğunu dürüstçe itiraf edebilir mi bakalım?
"Atlantikçi emperyalistlere" neden mesafe koyamayacaklarını söyleyebilirler mi?
Hepsinden geçtim, HDP'yle kurdukları ittifakı gizlemekten vazgeçebilirler mi?
Mesela, "HDP olmasa iktidara gelmenin hayalini bile kuramayız..." diyebilirler mi?
Erol Bey'in dile getirdiği gerçeklikten hareketle soralım: HDP üzerinden gerçekte PKK'yla ittifak kurduklarını itiraf edebilirler mi?
Zaten bu nedenle Kandil'in desteğini kazandıklarını söyleyebilirler mi?
Dürüstlük önemlidir.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz