"Gideriz!.."
(.........)
"Bak gideriz!.."
(.........)
"Ama kesinlikle gideriz..."
(.........)
"Bu ülkede yaşamak istemiyoruz. Biz gidiyoruz, ne haliniz varsa görün!.."
(.........)
"İnadına gitmiyoruz!.."
***
Evet, komik.
"Gideriz ha!" yollu onca tehditten sonra "Giderseniz gidin ne yapalım, kalanlarla devam ederiz..." karşılığını alınca, "Biz doktorlar buradayız, inadına hiçbir yere gitmiyoruz" demenin başka bir izahı yok.
Her şeyden evvel...
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın söz konusu tepkisi, bu ülkeyi terk etmekle tehdit eden doktorlaraydı,
tüm doktorlara değil.
Hakkını arayan doktorlara hiç değil.
Öyle olsaydı daha dün, sağlık çalışanlarına yönelik saldırıların
CMK kapsamında kataloğa dahil edilmesinden, aile hekimleri dahil maaş ödeme sistemlerinde ve mali haklarda önemli iyileştirmelere kadar bir dizi "müjde" saymazdı.
Teklif ayrı, tehdit ayrıdır.
Bu ülkenin "yurtsever" doktorları, kendisini yetiştiren bu ülkeyi terk etmekle tehdit etmez.
Kimsecikler
TTB'nin ve malum kriptoların seylaplarına kapılmasın; tehditlere
boyun eğilmeyeceğinin ifadesi olan sözleri
tüm doktorlara hasretmesin.
Aslında fazla söze hacet yok.
Sayın Erdoğan'ın
14 Mart Tıp Bayramı dolayımında dün yaptığı konuşma
her şeyi vuzuha kavuşturur nitelikte: "Biz
ülkemizin büyük fedakârlıklarla ve sabırla
yetiştirdiği her bir hekimden istifade edilmesi
gerektiğine inanıyoruz. Tıpkı diğer pek çok
alanda olduğu gibi sağlık sektöründe de gözü
ve gönlü kendi ülkesinde kalmak yerine dışarıya
kayan kişiler olabilir. Bu anlayışla hareket
edenlerin de çok uzak olmayan bir gelecekte
istikametlerini yeniden kendi ülkelerine
çevireceklerinden şüphe duymuyorum..."
***
Şu hale bakar mısınız:
Cumhurbaşkanı Erdoğan son günlerde tüm dünyanın dikkatini
Türkiye'ye çekecek boyutta bir diplomasi başarısı gösterirken (ve bu nedenle birçok ülke lideri Türkiye'yi ziyaret yarışına girmişken)
"küresel iktidar yandaşı fonlu medya" TTB işbirliğiyle
14 Mart Tıp Bayramı'nı araçsallaştırarak Erdoğan'a "kara çalmayı" marifet sanıyor.
Bari 14 Mart Tıp Bayram'ını bu işe meze yapmayın. Hepsinden geçtim,
Tıbbiyeli Hikmet'ten (Hikmet Boran) utanın.
O ki İngiliz işgali altındaki okulunda öğrencileri örgütleyerek 14 Mart'ta tüm müstevlilere karşı Türk bayrağı asan kahramandı. Daha sonra da
Sivas Kongresi'ne katılarak
Mustafa Kemal'e hitaben şu konuşmayı yapandı: "Paşam üyesi olduğum tıbbiyeliler, beni buraya istiklal davamızı başarma yolundaki mesaiye katılmak için gönderdiler. Mandayı kabul edemem. (...) Örneğin manda fikrini siz kabul ederseniz, sizi de reddeder, Mustafa Kemal'i vatan kurtarıcısı değil vatan batırıcısı olarak lanetleriz..." diyendi.
Peki...
Tıbbiyeli Hikmet'in İngiliz işgalcilerine karşı çıktığı günün armağanı olan 14 Mart Tıp Bayramı'nı Erdoğan'a lagaluga etmek için araçsallaştıran TTB dahil muhalif güruh ne yaptı, ne yapıyor? Neomandacılığa taş döşemekten başka!
Türkiye'nin dört bir yanı kuşatan emperyalistlere ve taşeronlarına karşı tek bir eylemlerini duyan, gören var mı?
Tam aksine...
ABD'nin binlerce TIR silah yardımı yaptığı terör örgütüne karşı Mehmetçiğin sınır ötesi operasyonuna,
"Savaş bir halk sağlığı sorunudur" diyerek tepki göstermişlerdi.
Hangi birini sayalım. "Hendek terörüne" karşı da Türkiye'yi suçlamışlardı...
Yazık, bu ülkeden çoktan "gitmişler" de haberleri yok!