Sevgili Kılıçdaroğlu, 10 gün evvel İsmail Küçükkaya'nın programında, "Hangi adayla kesin olarak kazanırız buna bakılacak..." demişti.
Demek ki cumhurbaşkanı adaylarında arayacakları özellik kazanma ihtimalinden ibaretti.
Peki malum 6'lı "Adayımız sizsiniz" derse Kılıçdaroğlu ne cevap verecekti?
Aday olacaktı. Yani, elini taşın altına koyacaktı. (Söz konusu programda "Aday olurum" derken sanki fedakârlık yapıyormuş gibiydi.)
Babacan veya Davutoğlu ondan daha fedakârdı.
"Aday olur musun?" denilse yüzde 1'lik cüsselerine bakmazlar, gözlerini hiç kırpmadan gövdelerini taşın altına koyarlardı.
Onlarda o göz vardı.
***
Şurası önemli:
Kılıçdaroğlu kendisinde "kazanma özelliği" görüyordu. Yoksa "Aday olurum..." demezdi. Bu da her seçimden mağlup çıktığı halde "özgüvenini" kaybetmediğinin göstergesiydi.
Gelgelelim, hangi adayla kazanacaklarına birlikte karar vereceklerdi.
Kılıçdaroğlu,
"İğneyle oya işler gibi 6 lider oturup düşüneceğiz..." demişti.
Ya Başbakan?
Öyle ya,
"Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem"lerinde bir de o
kalem vardı.
O kolaydı. Dahası hazırdı.
Kılıçdaroğlu,
Meral Akşener'in "Başbakanlığa talibim" dediğini hatırlatarak,
"Başbakan adayımız da var, Akşener..." demişti.
Sanki eşantiyonmuş gibi başbakanlığa talip olmak yeterliydi, bütün mesele cumhurbaşkanlığından ibaretti.
***
Cumhurbaşkanı adayında kazanacak olma özelliği aradıklarına göre dışardan biri de olabilirdi.
Mansur Yavaş,
İmamoğlu veya
Ekmeleddin İhsanoğlu misali bir sürpriz de çıkabilirdi.
Fakat, Kılıçdaroğlu'nun
"6 liderden biri olacak ama kimin olacağı belli değil" şeklindeki dünkü açıklamasına
bakacak olursak, kapılar dışarıya kapatılmıştı.
Hülasa şunlardan biri olacaktı: Kılıçdaroğlu,
Karamollaoğlu, Davutoğlu,
Babacan ve adını kimsenin bilmediği bir lider daha. (Akşener, "Başbakan olacak" ya, onun için saymadım.)
Uzun lafın kısası, yüzde 1'lik parti liderleri için bulunmaz bir piyangoydu.
Şimdi anlaşıldı mı
Davutoğlu ve
Babacan'ın son günlerde "terbiyesiz" veya "küstah" demeyeyim de
"ayarsız" çıkışları? Başka bir ifadeyle,
Erdoğan nefretiyle mankurtlaştırılmış sosyolojiye kendilerini kabul ettirme yarışları.
Anlaşılan o ki Davutoğlu ve Babacan çoktan "oya işler gibi düşünmüşler" de ezbere başlamışlar bile.
O kadar ki...
Davutoğlu, Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan'a
"Hadi ordan" diyecek kadar ağzını bozdu.
Aynı ağzın sahibi,
"Hiç kimse benim ağzımdan Cumhurbaşkanı'mız aleyhine tek bir söz duymadı, duymayacak..." demişti.
Bir de video çekmiş, "Liyakate neden düşmansınız?" diyor Cumhurbaşkanı Erdoğan'a.
Doğrusu, haklılık payı var.
Hiç "düşman" olmasaydı, Davutoğlu'nu Dışişleri Bakanı, AK Parti Genel Başkanı, en son olarak da Başbakan seçer miydi?