Yuvarlak masayı 28 Şubat'ta kurmadan önce malum 6'lı son kez yan yana gelmişti.
Ukrayna krizi konusundaki sessizlikleri fazla göze batmıştı. En azından zevahiri kurtaracak ortak bir cümle üreteceklerdi. Bir de mümkünse ekonomik sıkıntılara nasıl çözüm bulacaklarına dair somut bir şey söyleyeceklerdi.
Prova mesabesindeki bu toplantıyı medyadan özenle saklamışlardı.
Lakin, son derece şık giyimli bir adam müfettiş bir edayla, "Masadalar mı?" diye görevliye sordu.
Kim olduğu sorulunca da görevlinin anlayamayacağı şekilde İngilizce bir şeyler söyledi. Hemen ardından da "Bi saniye kardeşim, demek ki bir bildiğimiz var!" diyerek hızlı adımlarla yuvarlak masanın kurulduğu lokasyona yöneldi.
Görevli neden sonra kendini toparlayıp acil koduyla içeriyi aradı.
***
Görevlinin verdiği bilgiden herhangi bir kanıya ulaşamadılar.
Yuvarlak masadaki
6'lıdan bıyıklı ve tıknaz olanı, "İngilizce konuştuğuna göre
yabancı olmalı..." dedi.
Uzun saçlı olanı, "Böyle teklifsiz geldiğine göre çok önemli biri herhalde... Ama ben ABD Büyükelçisi'yle daha yeni görüşmüştüm..." dedi.
Tıknaz olmayan bıyıklı kayıtsız kalmadı: "Ben de yeni görüştüm..."
Bıyıklı ve tıknaz olanı adeta el yükseltti: "Ben de Birleşik Krallık Büyükelçisi'nin ziyaretini kabul etmiştim..."
İçlerindeki sakallı araya girdi:
"Önemli olan İngilizce konuşması değil, İngilizce ne dediği. Şayet
'Okey. I'm okey' dediyse..."
Uzun saçlı olanı şappadak sözünü kesti. "Yapmayın canım. Ne malum onun olduğu?" dedi.
Sakallı, "Tahmin yürüttüm yahu" karşılığını verdi. Devamında da "Yüzünde Rabbi Yessir gördüm demedim ya!" diyecekti, son anda vazgeçti. Sonra da kendi kendine güldü. Neden güldüğünü merak eden olmadı.
Müthiş merak içinde ziyaretçilerini beklerlerken yabancı adam "dan" diye içeri girdi.
***
Gayriihtiyari ayağa kalkacak gibi oldular. Dışardan gelen adam "Oturun oturun, rahatsız olmayın!.." dedi. Tek tek hepsini süzdükten sonra da "İçinizde cumhurbaşkanlığına aday olacak olan kim?" diye sordu.
Ne diyeceklerini bilemediler. Öyle bakakaldılar.
Dışardan gelen adam birden sinirlendi. "Adayınızı benden saklarsanız, asla affetmem!" diye tehdit etti.
Telaş içinde, "Adayımızı belirlemek için daha çok erken!" dediler.
"Görünür değildim ama tam göbeğindeydim" edasıyla yuvarlak masaya kurulan
sinsi ve bıyıksız olanı, "Madem adayınızı belirlemediniz, neden erken seçim istiyorsunuz derseniz..." dedi ama sürdüremedi. Çünkü dışardan gelen adam "Demem!" diye kestirip attı.
Ardından da
"Biz olmasaydık İstanbul ve Ankara ne olacaktı, bunu iyi düşünün!" dedi ve çıkıp gitti.
***
Önce
HDP'nin yeni eş başkanı olduğunu düşündüler. HDP'ye cumhurbaşkanı adayını birlikte seçecekleri konusunda teminat verdikleri akıllarına gelince de bu olasılığı dışarda bıraktılar.
"İstanbul ve Ankara ne olacaktı?" sözleri üzerinden tahmin yürütmeye başladılar.
Çok geçmeden kuşku dolu bakışların üzerinde toplandığını gören uzun saçlı, "Bence adam yeni bir parti kurmuş" dedi. "Adayımızın kim olduğuna bakarak ittifakımıza katılmak isteyen bir yancı yani..."
Bıyıklı ve tıknaz olan üstüne alındı: "Siz kime laf sokuyorsunuz hanımefendi..."
"Kimseye laf sokmuyorum!.."
Sinirler gerilmişti. Her an masa dağılabilirdi... Eşzamanlı görevli aradı. O adamın ruh ve sinir hastalıkları hastanesinden kaçtığını, biraz önce ambulansla götürüldüğünü söyledi.
Bıyıklı ve tıknaz olanın dışında herkes rahatlamıştı.
Onun rahatsızlığı hâlâ sürüyordu. "Bana kimse yancı imasında bulunamaz. Ben 1 Kasım 2015'te yüzde 49.5 oy alan bir liderim!" diye feveran etti.
Uzun saçlı olanı keyif bağışlamadı. "Burda AKP için değil, AKP'ye karşı toplandık. Karıştırmayalım beyefendi..." dedi.