"Köleler" ahlaklarını "efendilerinin" yaptıklarına göre şekillendirir, hatta tam da bu yüzden köledirler!..
Şaşacaksınız ama söyleyeyim:
Dün sabah karanlığında otobanda kaza tehlikesi atlattığımda, Nietzsche'nin "köle ahlakına" ilişkin bu "yaklaşımı" üzerinde düşündüm.
Ne alakası mı var?
Anlatayım:
İstanbul Havalimanı'ndan dönüş yolunda bir araç birden önüme kırdı. Son anda tehlikeyi savuşturdum, çok şükür... Bunca şeritli yolda bu çılgınlığın nedeni nedir diye baktım; bir de ne göreyim: "Çılgınlığın" nedeni, yolda kalan bir İETT otobüsü! Anlaşılan o ki otobüsü son anda fark etmiş ve ani bir şekilde önüme kırmış...
İETT otobüsüne baktım, şoför dahil kimse yoktu. Geceden mi kalmış nedir, anlamadım!
Orda burda yolda kalmış veya alev almış o kadar çok İETT otobüsü sosyal medyada yer aldı ki artık "vaka-i adiye"den!
Lakin kaza tehlikesi atlatmaya sebep olacak şekilde tanık olunca insanın nevri dönüyor!
Bu kadar vurdumduymazlık olur mu?..
Greek City Times gazetesinden Paul Antonopoulos'un "Atalarını ziyarete geldi" ifadesiyle duyurduğu Yunanistan gezisi yapacağına şu yolda kalan İETT otobüslerine çözüm bulsa ya!..
E tabii, nasılsa malum sosyoloji "Erdoğan nefreti" üzerinden mankurtlaştırılmış, verdiği sözlerin hiçbiri umrunda değil.
Baksanıza, sokak söyleşilerinde, "Her şey güzel oldu mu?" diye sorulan malum CHP'liler koro halinde "Evet" diyorlar. "Güzel olan tek bir şey söyler misiniz?" diye sorulunca da koro halinde susuyorlar.
Peki güzel olan tek bir şey sayamayan bu "güzelleşmiş" insanlar, nasıl oluyor da hâlâ her şeyin güzel olduğunu söyleyebiliyorlar?
Kaldı ki garabet İstanbul'la da sınırlı değil. Ankara da ne yazık ki böyle.
Değil mi ki Erdoğan'a karşıdır, muhaliftir; hiçbir şey yapılmasa da iyidir, güzeldir, doğrudur. Yazar-çizerlerinden siyasetçilerine kadar malul oldukları zihniyet budur.
Bu kadardır!
Yani, Erdoğan ne diyor ne yapıyorsa yanlıştır, kötüdür, felakettir. Memleketi ne hale getirmiştir. Mahvetmiştir, bitirmiştir... Terör örgütüne karşı sınır ötesi operasyona mı karar vermiştir, "PKK'yı korumak" içindir. S-400 Hava Savunma Sistemi mi almıştır, "Sarayını korumak" içindir. İnsanız hava uçaklarını sorarsanız, damadını zengin etmek içindir, ila ahir.
Bir insanın inandığı biriyle yola çıkması, onu lider olarak kabul etmesi, gönüldaşı, yoldaşı partizanı ve hatta "askeri" olması anlaşılır bir şeydir.
Ya bir insanın karşı çıktığına tersinden "iman" etmesi nedir?
Döndük dolaştık geldik mi Nietzsche'nin sözüne:
Köleler ahlaklarını "efendilerinin" yaptıklarına göre şekillendirir, hatta tam da bu yüzden köledirler. Şu ya da bu şekilde kendilerini ezdiklerini düşündükleri kimselerin yaptıkları şeyler onlar için bir hınç duygusuyla "kötü" şeyler olarak tanımlanır.
Oysa "efendiler" kendi eylemlerini soylu gördüklerinden, "iyi"yi de bu soyluluklarıyla bağdaştırırlar.
Dolayısıyla, efendiler kendi "iyi/kötü" ayrımlarını kendileri yapabilirken, köle ahlakıyla malul hale gelenler kendi "iyi"lerini, efendilerin yaptıkları şeylerin tersi olarak reaktif bir biçimde tanımlar.
Elbette Nietzsche'nin "efendi ahlakı / köle ahlakı" ayrımı çok da "insancıl" bir ayrım değildir.
Fakat yine de, kişinin kendi değerlerini tamamen bir başkası ya da başkalarının yaptıklarına reaksiyonel olarak inşa etmesinin problematik karakterine işaret etmesi bakımından çok önemlidir.
Yeni CHPlilerin ekseriyetinin özellikle son dönemlerdeki söylem ve eylemleri herhangi bir mantık yahut ilkeye dayanmıyor. Tamamen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın zıddına gitmek üzerinden kendilerini gerçekleştiriyorlar.
Soru şudur:
Bu halleriyle kendilerini Erdoğan'a köle yaptıklarının farkında değiller mi?
Salih Tuna | Erdoğan'ın köleleri