Fatih Malta'da manava yaklaşan oldukça yaşlı bir kadıncağız "Evladım bana 8 kilo nar ver" dedi, "Ama 4 kiloluk 2 poşette olsun, iki elimde anca taşırım..."
Kulak misafiri olunca, "Ben taşırım teyzeciğim" dedim.
Dua etti.
Yolda merak ettim sordum: "Ne yapacaksın teyzeciğim bu kadar narı, ilaç falan mı yapacaksın?"
"Yok evladım, yarın sokağa çıkma yasağı var..."
"Nasıl yani?" demeye kalmadı, "Nüfus sayımı var ya evladım!" diye devam etti, "Evde her şey tamam, bir nar eksikti onu da aldım çok şükür..."
Yıllar önceydi ama bir elimdeki poşetlere bir de burnu nerdeyse yere sürünecek kadar yaşlı teyzeye bakakaldığımı dün gibi hatırlarım.
Hayır yani, sokağa çıkma yasağı 1 gündü ve her gün 1 kilo nar tüketse en fazla 8 günde zaten emri hak vaki olacak gibi bir hali vardı.
Gerçi ecel yaşa bakmaz, lakin gerçekten de çok yaşlıydı.
Bunu şunun için anlattım:
Cuma gecesi sokağa çıkma yasağı paniğiyle ahalinin alışverişe koşmasını malumunuz eleştiren çok oldu.
Eleştirilerde "toplumsal hafıza" ihmal edildi. Oysa muhacirlik anlatılarıyla büyüdük. Yediğimiz ayazı unutamayız.
Ee, tabii olmasaydı çok daha iyi olurdu ama oldu bir kere.
Olanı araçsallaştırarak hesap görmek isteyen "zırnıkyokçular" güruhu İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu hedefe koydu. (Aynı güruhun her fırsatta Hazine ve Maliye Bakanımız Berat Albayrak'ı linç ettiği hepimizin malumu.)
Twitter mecrasından "istifa" tagları eşliğinde Süleyman Soylu'yu lince başladılar.
İstifa kararının ardından yaşananları biliyorsunuz.
Önce yine Twitter üzerinden İçişleri Bakanımıza güçlü bir şekilde sahip çıkıldı.
Süleyman Soylu da hem sorumluluğu üzerine aldığını belirtti hem de istifasının kabul edilmemesini, "onarma hakkı" şeklinde nitelendirdi.
Haliyle "bozguncuları" bir kez daha üzmüş oldu.
Gelgelelim...
İstifa kararına Twitter üzerinden gösterilen tepkilerin daha doğrusu Süleyman Soylu'ya sahip çıkan tagların yerine belirli süre sonra (özür dileyerek aynı şekilde aktarayım) "Habertürk'te kim osurdu?" tagı aldı. En son bıraktığımda ihale Adil Gür'de kalmıştı. Akıbet ne oldu bilemiyorum.
Demem o ki Twitter böyle bir mecra. Çok da iplememek lazım. (Unutmuş olamazsınız; "Gel de Yanal'ım" diye diye koskoca Feberbahçe'mizin başını yakmışlardı.)
Twitter bir yanıyla envaiçeşit "insan manzaralarının" fasılasız arzı endam ettiği Cadde-i Kebir sonrası dönemlerin İstiklal Caddesi'ne benziyor. Çizikçiler, buruncular, enteller, meyhaneciler, türkü barcılar, pezolar, vs...
Lakin, İstiklal'de bunların bir kısmı sabaha doğru bir kısmı gece yarısı bir kısmı da gündüz gözüyle tebarüz eder. (Karma olduğu da vakidir ama çok az.)
Twitter'da saat yok.
Sadece hesap kısıtlama, askıya alma var.
Eh yani Twitter babanızın hayrı için açılmadı.
ABD'de algı faaliyeti yürütüyor diye Rusya mahreçli kaç hesap askıya alındı haberiniz var mı?