CHP'li çok adam geldi geçti bu ülkeden, bu son zamanlardaki seri gibisini ne gördüm ne de duydum.
Gerçekten de çok değişik bir seri.
Mesela, bunların bir Muharrem İnce'si var, bir gülüşüne ölüyorlardı hani.
Birkaç hafta evvel malumunuz "Kumpas Adam" Kılıçdaroğlu ile CHP yandaşı Sözcü gazetesi genel yayın yönetmeni adeta tandem oynayarak iş bu İnce'yi töhmet altında bıraktı.
Bu da doğal olarak isyan etti. Kılıçdaroğlu, "Atarım seni partiden, kes sesini" yollu paylayınca, tırstı oturdu.
Lakin siyasi şizofrenlerin öfkesini dindiremedi. Hem kendi partisinin genel başkanı tarafından kumpasa maruz kaldı, hem de "bir gülüşüne ölürüm" diyenler tarafından yemediği küfür kalmadı. Zor tabi.
Nihayetinde "başkasının karısı" şiirimsilerini attıran "hisli- duygulu" bir insan evladı, nasıl dayansın.
Hayli zamandır içine attı, sonunda dayanamadı, tüm öfkesini çıkarırcasına yerli otomobile patladı.
Önce yerli otomobilin çevreyi kirleteceğini savladı. Egzozu yok denilince, pili var dedi. Ne alaka demeye kalmadı, "Pilde dışa bağımlı olabiliriz" dedi. Kesmedi, "zaten motoru yok" dedi. Bunların "kuantum" bilenleri böyle, varın gerisini siz hesap edin.
Bre motorsuz olur mu hiç? Ön ve arkada elektrik motorları var. Yoksa elektrik enerjisi mekanik enerjiye nasıl dönüşsün!
Bunların bir de Barış Yarkadaş'ları var.
Yıllar yılı önüne çıkana, "Sorospu çocukları" diyen koronun sadık elemanıydı.
Hatta bir ara o kadar ileri gitti ki, Kılıçdaroğlu'nun, Soros'tan fonlanan TESEV'in 183 nolu kurucu üyesi olduğunu "deşifre" etti. Yani, Kılıçdaroğlu'na, "Soros çocuğu" demeye getirdi.
Ne zamanki CHP'den milletvekili oldu, Sorosçu dediği Kılıçdaroğlu anında Atatürk'e dönüştü. En tipik özelliği tek ayak üzerinde yalan söylemesi.
İmamoğlu'na tatil ne kadar yakışıyorsa, buna da yalan o kadar yakışıyor.
Bir farkla ki, Barış arkadaşımız hiç terlemiyor.
Zira, geçtiğimiz kasım ayında, "Dikilen 11 milyon fidandan en az 9 milyonu tutmayacak, çünkü fidan dikme ayı kasım ayı değildir" demişti. Canlı yayına bağlanan Orman Genel Müdürü, "Fidan dikme ayı kasım ayıdır..." diye açıklama yapınca da hiç istifini bozmamıştı.
Bunların bir de "cesur yürek" dedikleri Veli Ağababa'ları var. Mehmetçiğe Rasulayn'da uzaktan kumandalı bombayla saldırı hazırlığındayken etkisiz hale getirilen PKK /YPG'li Ceren Güneş'i TBMM'de ağırladığı ortaya çıktı.
Bunların yandaşı Yeni Samanyolu TV tesmiye ettiğim FOX TV'deki Portakal'ları da "PKK'ya teşekkür etmeliyiz" demişti.
Engin Altay'ları da bir defasında şecaat arz ederken sirkatin söylemişti: "Bu hükümet dünyanın en doğru işini bile yapsa bizim bu hükümeti alkışlayacak halimiz yok..."
Bunların en demokratlarından Gürsel Tekin dostumuz, "İktidara gelince ilk işimiz gazetelere el koymak olacak" demişti.
Boşuna değişik bir seri demiyorum.
"IMF ile görüşüyor" diyerek hükümete iftira atan da bunlar, otel odalarında IMF ile yakalananlar da!
"Erdoğan kutuplaştırıyor" diyen adı lazım değil bir milletvekilleri de AK Partilileri İzmir'den denize dökeceklerini söylemişti.
Bunların "temel atmama töreni" düzenleyen belediye başkanlarının yanı sıra, "Ne vereyim? / 25 milyon../ Bavulla mı?" diyaloğuyla anılan belediye başkanları da var.
Bunlarda yok, yok.
Bir genel başkanları var, apayrı alem. "Herkes Akdeniz'de neden bir biz yokuz" diyor; sonra dönüyor, "Niye varız" diyor. Bunların bir yazarçizerleri var çakıyor bunlara 2 bin 500'ü, sonra da "saman ithal ediyoruz" diyor.