Solcu sağcı, Kürt Türk, Alevi Sünni ila ahir, bu vatan hepimizin.
Bu konuda mutabık mıyız?
Mutabıkız.
Farklı düşüneceğiz, onda ne şüphe. Zaten farklı düşünmeden hiçbir "düşünce geleneği" oluşmaz.
Sonuna kadar da tartışacağız. Hakikat tartışarak ortaya çıkar.
Lakin...
Cemil Meriç "Bu Ülke" adlı eserinde, "Barika-i hakikat müsademei efkardan doğar" darbımeselinden bahisle, "Hangi barika-i hakikat?" diye sorar. "Zekalar birbiriyle savaşmaz. Kinlerin, peşin hükümlerin, gizli çıkarların savaşı. Ve her mübâriz kendi cephesinde muzaffer..."
Yazık ki ahvalimiz bu!
Yine de pes edemeyiz. İyiliği yayıp kötülükten sakındırmakla mükellefiz. Elimizden başka da bir şey gelmez, kalplere hükmedecek olan biz değiliz.
***
Hiçbir eleştiriye yüzümüzü buruşturamayız. Tam aksine eleştiri nimettir. Tehlikeli olan goygoyculuktur.
Yüzümüze karşı biri bizi övüyorsa bundan hoşnut olmamamız gerekir. Bu bizim kıymet ölçülerimizin arasındadır.
Farklılıklarımızın yerine ortak noktalarımıza odaklanarak ittifaklarımızı artırmak zorundayız.
Çok büyük bir dayatmayla karşı karşıya olduğumuzu unutmayalım.
ABD'nin bir savunma silahı olan
S-400'ler konusunda ülkemizi nasıl tehdit ettiğini biliyorsunuz.
S-400'leri üreten Rus şirketi ile Türk askerlerinin S-400'ler konusunda eğitim göreceği merkeze yaptırım kararı almakla bunda ne kadar kararlı olduklarını geçen gün gösterdiler.
Ne yapacağız?
Yaptırımlara boyun eğersek, yani S-400'leri almaktan vazgeçersek, yani karşılıklı mutabakata uymayıp
Rusya'nın güvenini kaybetmeyi göze alırsak güvenlik sorunumuzu nasıl çözeceğiz?
S-400'ler yerine
ABD'nin dayattığı Patriot füze savunma sistemini alacağız da ne olacak?
Hrant Dink'in de katili FETÖ elebaşına hâlâ yardım ve yataklık yapmaya devem eden, PKK'nın Suriye koluna gündüz gözüyle binlerce TIR silah veren ve işgalci İsrail devletini alabildiğine arkalayan ABD'nin Patriotlarını kime karşı kullanacağız?
***
Yaptırımlara boyun eğmek de nihayetinde
Türkiye'nin parçalanmasına bilerek göz yummak demektir.
Boyun eğmesek, zaten kırılgan olan ekonomimizle nasıl direneceğiz?
Soru budur.
Sorunun cevabı bu milletin ortak iradesinde, aidiyet duygusundadır. Bu duygu da vatandır, vatanın bekasıdır.
Fakat birimiz aç birimiz tok direnemeyiz. Toklukta da açlıkta da birlikte olmak zorundayız.
Savurganlığa son vererek yapılacak tasarruflarla behemehal üretim ekonomisine geçmeliyiz, başka yolu yok.
Gelgelelim, emperyalizmin iç karışıklık, ayaklanma ve işgal planları üzerine kimsecikler "şunu yapmasaydık böyle olmazdı" yollu gerekçeler üretmesin.
Emperyalizm gerekçelere ihtiyaç duymaz.
An gelir, kendi tanrısını (serbest piyasa tanrısı) bile kendi elleriyle yer. Tıpkı ABD'nin aldığı karar doğrultusunda
Huawei'nin Android lisansını
Google'ın iptal ettiği gibi.
"Çin'in süper devlet olmasına izin vermeyeceğiz" diyen ABD, Türkiye'nin de bağımsız, özgür bir ülke olmasını istemiyor. Hepsi bu!
Ya ABD'nin arzusu doğrultusunda Suudi Arabistan gibi "
kapıkulu devleti" olmaya rıza göstereceğiz...
Ya da aç kalsak da onurumuzdan taviz vermeyecek
Nazım Hikmet'in dediği gibi "2. Milli Bağımsızlık Savaşı'ndan da muzaffer çıkacağız."
Karar iktidarıyla muhalefetiyle hepimizin.