Baştan söyleyeyim, geçen gün kalp krizi geçiren İsmet Özel'in durumu çok şükür iyi. En kısa zamanda ayağa kalkacak Allah'ın izniyle.
Zaten dünya çapındaki kardiyoloğumuz Prof. Ömer Göktekin hocamız da yakından ilgileniyor...
İsmet Özel'i 70'li yıllarda gerek Yeni Devir gazetesindeki yazılarıyla gerek şiirleriyle tanıdım.
Liseye henüz başladığımız o yıllardan aklımda kalan "Amentü" şiiri herkesin dilindeydi
"Üç Mesele / Teknik - Medeniyet - Yabancılaşma" adlı eseri de elden ele dolaşıyordu.
Ne kadar anlaşıldı ayrı mesele.
***
Üniversite yıllarında aynı evde kaldığımız rahmetli Akif Emre abim, "İsmet Bey'in yeni şiiri yayımlandı" der demez bayiye nasıl koştuğumu, Hürriyet Gösteri'de yayımlanan "Dişlerimiz Arasındaki Ceset" şiirini eve gelene kadar yolda nasıl okuduğumu dün gibi hatırlarım.
Şiirleri herkeste müthiş heyecan uyandırırdı.
Fikirleri de herkesin umurundaydı. Ne ki, sonraları "müşteri" de değişti, fikir de!
"Fikir değişti" demeyelim de "müşterinin" çürümesine karşı bir nevi isyana dönüştü diyelim.
Kapitalizme entegrasyona, dinler arası diyalog şarlatanlığına, kafire yaranma gayretlerine isyan mesabesindeki "Türklük" tanımı şöyleydi: "Kafirle çatışmayı göze alan Müslümana Türk denir..."
Sonra da "Türklüğüme müşteri bulamadım..." diyerek günlük yazılarına son verdi.
Fakir takip etmeyi sürdürdüm...
Tüm konferanslarından, kurucusu olduğu İstiklal Marşı Derneği'nin internet sitesindeki tüm yazılarına kadar.
***
İsmet Özel'i bir televizyon programında izledikten sonra 25 Aralık 2009'da (Yeni Şafak'ta) şöyle yazmıştım:
"İsmet Özel köşe başlarını tutan malum aydınlara meydan okudu dünkü programda. Külliyen karşı çıktı savundukları ne varsa.
Karşı çıkmak ne kelime; elinin tersiyle itti, aşağıladı.
Hatta...
'Gavurda akıl olsa Müslüman olurdu' diyerek, bu aydınların 'referans dünyasına' da meydan okudu.
'Karlı Bir Gece Vakti Bir Dostu Uyandırmak'ta, 'yazık, şairler kadar cesur değilim' demişti, ama, belli ki dünyaya meydan okuyacak kadar cesur.
Cesur ve müdanasız...
Çünkü has şair.
Çünkü...
Dünyayı iplemeyecek kadar güçlü bir şiiri var.
Öyle bir şiir ki bu, Batı'ya gittiğinizde daha bir anlarsınız değerini. Ne Behçet Necatigil'in mısraları gelir bulur sizi, ne de Cemal Süreya'nın. Lakin bir an olsun ellerinizi bırakmaz onun mısraları (...)
Sabah akşam 'açılım' konuştuğumuz şu dönemde televizyona çıkıp, 'Türk olmayana gavur denir' demek az şey değil (...)
Fakire sorarsanız, hülasa etmek yerine anlamaya çalışın.
Bir dine ihtiyaç duyduğunda Hıristiyanlığı seçeceğini söyleyen Murat Belge'nin umurunda olmayan 'Türklük' neden İsmet Özel'in bu kadar umurunda, sorusuna cevap arayarak başlayabilirsiniz mesela..."