"Yola beraber çıktığımız arkadaşlarımıza makam - mevki verirken her şey güzeldi ama 'sen dinlen buraya bir başkasını koyalım' dediğimizde bir de bakıyorsunuz ki bizim trenden inip başka trene biniyorlar. Bugün bize ihanet edenler yarın da gittikleri yere ihanet edeceklerdir..."
Başkan Erdoğan geçen gün aynen böyle söyledi.
Evet, bu böyledir: İhanet bir tıynettir ve menfaatle maluldür.
İktidarı / muhalefeti de yoktur.
Mesela, iktidara gelmek için FETÖ veya malum "bölücü terör örgütüyle" gizli kapaklı ittifaklar kuran "muhalefet" de buna mündemiçtir.
Kaldı ki...
"Muhaliflik" belasına tozu dumana katan yazarçizer makulesinin birçoğu Erdoğan'dan yüz bulsa uçağının kapısında sıraya gireceği muhakkaktır. Bu da sadece benim değil, adı bende mahfuz çok tanınmış "muhalif bir yazarın" fakirle paylaştığı bir saptamadır.
İmdi, soralım:
Her ayrışmayı "ihanet" görmek doğru mudur? Vaktiyle birlikte hareket eden insanlar ayrışamazlar mı?
Elbette ayrışabilirler. Ama fikren ama ilkeler doğrultusunda; öyle "istifade edemiyorum o halde istifa edeyim" çıkarcılığıyla değil.
Başkan Erdoğan da zaten makam - mevki için istikamet değiştirenlerden söz ediyor.
Yani, "AKP'li" dediğim güruhtan...
Bunlar menfaatlerine meşruiyet kazandırmak için bugünlerde sağda solda gerekçeler uyduruyorlar.
Efendim, AK Parti herkesi kuşatmıyormuş... kutuplaştırıyormuş... kurucu ruhuna dönmesi gerekiyormuş...
Aynı şeyleri daha önce de söylemişlerdi. Hatta, 14 Kasım 2015'te kaleme aldığım bir yazıda şuncağızı dile getirmiştim:
AK Parti'nin herkesi kuşattığı kuruluş yıllarında, yani 2002'de aldığı oy oranı yüzde 34,29 idi.
Buna mukabil, "kutuplaştırıyor" dediğiniz dönemde yapılan 1 Kasım seçimlerinden 49,5'le çıktı.
Söyleyin bakalım: Yüzde 32 mi daha kuşatıcı, yüzde 49 mu?
Pardon, "kuruluş ruhundan" maksat ilkeler mi?
İyi de, Abdüllatif Şener'lerin yer aldığı, Dumanlı Ekrem'lerin desteklediği AKP "ilkeli" de, Irkçı Siyonist networkun bütün paralel yapılarını devreye sokarak devirmeye çalıştığı AK Parti mi ilkesiz?
Derdiniz nedir açık söyleyin?
Sayın Erdoğan, "marangoz imamlardan" alınan direktiflerle hüküm veren FETÖ yargısına karşı çıkmasaydı, söz gelimi, 17 Aralık kumpasına boyun eğseydi, 2002 ruhuna uygun hareket etmiş mi olacaktı?
Erdoğan ve AK Parti 2011'den sonra çok değişti diyorsunuz. Zaten mezkur tarihten önce Ahmet Altan bile "onun gibi bir lider var mı dünyada" diyordu.
Ne zamanki FETÖ "teknik nakavt" sürecini tamamladı, Erdoğan şappadak "diktatör" ilan edildi.
Çünkü hedeflerinde sadece o vardı.
AKP'liler de AK Parti'yi ruhundan yani Sayın Erdoğan'dan kopartmaya çalıştılar.
7 Haziran seçimleri sonucu gündeme gelen "restorasyon" muhabbeti de sonuç itibariyle bu amaca matuftu...
FETÖ 15 Temmuz işgal girişimine biraz da CHP'nin zehirlediği sosyolojiye güvenerek kalkıştı.
Peki, başarılı olsaydılar (sosyolojik meşruiyet için) hangi AKP'lilere görevi tevdi edeceklerdi?
Evet, ihanet bir tıynettir.
Lakin, Attila İlhan'ın dediği gibi aynı zamanda bir bilmecedir.