Bazen olan biteni anlatan binlerce cümleden ve hatta tüm belgelerden daha etkilidir tek bir kelime.
"Kumpas" gibi.
FETÖ'nün "casusluk davası" başta olmak üzere TSK'ya yapıp ettiklerini bu kelimeden daha vurucu şekilde anlatan başka hiçbir şey olamazdı.
Tek bir kelime marifetiyle FETÖ adeta paketlendi.
Zaten bu nedenle her mecrada bu kelimeyi sulandırmaya çalışıyorlar.
Bir kelime nasıl sulandırılır mı dediniz?
Mesela, bir dizide, arabasının bagajı ağzına kadar uyuşturucuyla dolu bir eleman, kendisini suçüstü yapan komisere, "Kumpas bu" diye haykırırsa!..
Birkaç gün önce adı lazım değil bir dizinin son bölümünde aynen böyle oldu.
Diyeceksiniz ki maksatlı değildir, denk düşmüştür.
Olabilir.
Lakin Nihat Genç arkadaşımız onca yazıp çizdikten sonra hiç değilse töhmet altında kalmamak için özen göstermeleri gerekmez miydi?
Küstahlık demeyelim de bu ne aymazlıktır?
Hadi buna aymazlık deyip geçelim.
Peki, 15 Temmuz'un hemen ardından, vatan hainlerinin katlettiği şehitlerimizin kanları henüz kurumadan arzı endam eden "Vatanım Sensin" adlı diziye ne diyeceğiz?
***
"Karar ver kumandan. Vatan için vatan haini olur musun?" sorusuna, "Olurum çavuş" karşılığını veriyordu, Halit Ergenç'in canlandırdığı dizinin kahramanı Cevdet.
Korkunçtu!
15 Temmuz'da bu aziz vatanı Meclis'ine kadar bombalayan TSK üniformalı FETÖ'cü alçakların, "vatanları için vatan hainliği yaptıkları" algısını her hafta milyonlarca izleyiciye yerleştirmeye çalıştılar.
Dizinin senaristi, FETÖ'cülerin daha önce bilinen bir filmine (Selam) de imza atmıştı.
Fakir vakitlice bu "ihaneti" deşifre edince, jenerikten o senaristin adını çıkarttılar ama konsepte aynen devam ettiler.
Tepkileri tersyüz edebilmek için de aralara parça hüviyetinde Atatürk yerleştirdiler.
Nasılsa memlekette, Atatürk fotoğrafı görünce paralize olan tonlarca insan vardı.
Mahut dizideki "Vatan için vatan haini olmak" konseptini arkalayan Atatürkçüleri, serlevhamızdaki "Atatürk için vatan haini olur musun?" sorusu uyandırır mı acaba?
***
Bir insan evladı hem Kadir Mısıroğlu hem de Mustafa Kemal hayranı olabilir mi?
Olamaz değil mi?
Peki, hem İnönü'yü hem Sadi-i Nursi'yi savunabilir mi?
Kılıçdaroğlu savunuyor!
İnönü, 1960'ta hükümete, "Sizler Said-i Kürdi'yi neden şehir şehir dolaştırıyorsunuz? İrticayı seçim kazanmak için mi hortlatıyorsunuz? Atatürkçüleri bilerek mi hiddete getiriyorsunuz?.." demişti.
Günümüz Atatürkçüsü Kılıçdaroğlu da Başkan Erdoğan'a şöyle diyor: "Sen Said Nursi kitaplarını yasakladın, biz yasağa karşı AYM'ye gittik!.."
Yanlış anlaşılmasın, mesele şu şahıs bu şahıs meselesi değildir.
FETÖ'yü sağ koluna, PKK'nın siyasi kanadını sol koluna takanların sizi Atatürkçülükle nasıl uyutmaya çalıştıkları meselesidir.
Tıpkı muhafazakârları "din" ile uyutup "Amerikancı İslam" mesabesindeki FETÖ'ye "hizmete" koştukları gibi.
Muhafazakârlar nihayet uyandılar ve FETÖ'yü tasfiye ettiler.
Siz de uyanın artık!
Gerçekten uyuyorsanız onca olan bitenden sonra uyanmamanız için hiçbir neden yok.
Ama uyuma numarası yapıyorsanız da yapacak bir şey yok.