Kafa koparan boğaz kesen DEAŞ kısa süre öncesine kadar hem Irak'ta hem de Suriye'de önemli bir alanı kontrol ediyordu.
DEAŞ demek, dehşet demekti.
Barıştan, adaletten, özgürlükten yana olan herkes bu örgüte karşı mücadele etmek zorundaydı.
Öyle de oldu.
Peki, DEAŞ'a karşı düzenlenen operasyonlara "savaşa hayır" diyerek karşı çıkan aklı başında biri çıktı mı?
Bir akademisyen, bir yazar, bir sanatçı, bir bilmem ne odası, ila ahir...
Kimsecikler karşı çıkmadı değil mi?
Hatta...
Kimi "emperyal devletlerin" DEAŞ'ı hem İslamofobinin yakıtı hem de bölgeye "çökmenin" gerekçesi olarak kullandığı bilindiği halde.
Neden mi karşı çıkan olmadı?
Çünkü DEAŞ'a operasyon yapılırken "savaşa hayır" kampanyaları düzenlemek nerden bakarsanız bakın, "DEAŞ'ı arkalamak anlamına gelirdi de ondan.
İtirazın var mı bay akademisyen ve sayın bozguncu yazar ve pabucumun odası ve Erdoğan takıntılı meczup Hasan?
Pardon, duyamadım?!
E ne oldu şimdi?
Ne oldu da, kırk bin insanını teröre kurban veren Türkiye'nin, sınırlarına yerleştirilmek istenen terör örgütüne karşı gerçekleştirdiği AFRİN BARIŞ OPERASYONUNA "savaşa hayır" diyerek lagaluga ediyorsunuz?
Terör örgütleri arasında ayrım mı yapıyorsunuz yoksa?
Hadi diyelim böyle fantezileriniz var. Ama bu da bir yere kadar değil mi?
Yani, ne olursa olsun hiçbir terör örgütüne gerekçe üretmek olmaz.
Öyle olsa, her örgüt kendini gerekçelendirir. DEAŞ bile.
***
Görünen o ki, terör örgütleri arasında düpedüz ayrım yapıyorsunuz.
Tıpkı
Amerika gibi.
İçinizde malum terör örgütüne "
sırtımızı yaslıyoruz" diyecek kadar açık
sözlü olanlarınız bile var. Kusura bakmayın
ama sizin de hal ve gidişiniz sonuç itibariyle
o minvalde.
Demek ki, terör örgütleri arasında ayrım yapmaktan çok daha vahim bir haldesiniz.
Tıpkı Amerika gibi.
Malumunuz,
PKK'nın
Suriye koluna "
kara ordularımız" diyerek gündüz gözüyle binlerce TIR silah yardımı yaptılar.
Gerçi
ABD'nin nezdinde
FETÖ de terör örgütü değil.
Hrant Dink'in katillerine yardım ve yataklık ediyorlar hâlâ.
Siz de pek farklı değilsiniz, 170 imzanızla. Bu ülkenin 15 Temmuz'da tanklarla, savaş uçaklarıyla işgal edilmesine karşı milletimizin şanlı direnişine bir kısmınız "
tiyatro" dedi, bir kısmınız da bunu diyenlere "
gıkını" çıkarmadı.
***
Demek ki, "
sömürge aydını" olmak böyle bir şey.
ABD'nin terörist dediğini terörist bilip, "kara ordularımız" dediğine de "savaşa hayır" kampanyalarıyla arkalamak demek...
"Çözüm sürecinde" de "Üçüncü taraf" diye kodlanan ABD adına aynı fonksiyonu icra ettiler.
Barış deyip durdular ne zaman ki silahları bırakmak söz konusu oldu,
Fetullah'ın Abat aydınları ovada,
Erdoğan takıntılı meczup Hasan dağlarda "tırısa" kalktı.
"
Nasıl silah bırakırsınız, ağrınıza gitmiyor mu silah bırakmak" diyerek
PKK'yı dağlarda tutmak için kendilerini
adeta telef ettiler. ABD'nin ünlü
Time dergisinin "
Amerika yalnızlaştı" dediği
bu dönemde, "
Amerika yalnız değildir"
dercesine harekete geçtiler, 170 imzalarıyla.