Taşeronları rezil rüsva oldu; 15 Temmuz'da zelilane bir şekilde yenildiler.
Ama vazgeçmediler.
Taşeron terör örgütlerine binlerce TIR silah vermeleri de FETÖ kumpaslarını küreselleştirme gayretleri de bunun ifadesi.
Türkiye'yi diz çöktürene kadar da kuşatmayı sürdürecekler.
Bu hayasız kuşatmaya gönül düşürenler, iktidara giden yegâne yol telakki edenler de var.
Bunları biliyorsunuz.
Müstevlilere kuyruk sallamakla "muhaliflik" yaptıklarını sanıyorlar.
Bir de, "gün, namus günüdür" deyip vatanını "ölümüne" savunan "direnişçiler" var.
Erdoğan, "Bu ülkeye boyun eğdiremeyeceksiniz, diz çöktüremeyeceksiniz..." diyerek bu direnişin işaret fişeğini atmıştı.
Kararlılığını da 2012 Kasım'ında dosta düşmana ilan etmişti: "Öleceksek adam gibi ölelim!"
***
Bu sesi evvela itibarsızlaştırmaya, sonra da boğmaya çalıştılar.
"Fetullah kapatması aydınları" ve müstevilerin acenteleri 2011'den itibaren "diktatör... otoriter..." lakırdılarıyla "direnişin" sesini itibarsız kılmak için yırtındılar.
Gezi zekâlıların kalkışmasıyla da sosyolojik fay hatlarını tastamam kırıp belirli bir sosyolojiyi mankurtlaştırdılar.
O kadar ki, vatana ihanet dahil her türlü melaneti, "
Erdoğan nefreti" üzerinden hoş görecek kıvama getirdiler.
Sonra,
17-25 Aralık 2013 kumpası ve ardından
MİT TIR'ları operasyonu geldi.
Şu notu düşmeden geçmeyelim:
FETÖ'nün kumpası 17-25 Aralık'ta
ABD'nin Ankara Büyükelçisi Ricciardione, "Bir imparatorluğun çöküşünü izliyorsunuz" şeklinde coşmuştu.
"İslamcı sokağa" nerden nasıl kimler tarafından "itelendiği" bilinmeyen profesyonel zibidiler de (FETÖ çıktıları üzerinden) "bakanlar yargılansın" demişlerdi.
***
Sonra
15 Temmuz'da bilfiil işgal saldırısını başlattılar.
Çıplak elleriyle işgalin tanklarını durduran halkımız direniş mevzilerinde yekvücut oldu.
Kimsenin yaşam tarzına, etnisitesine, mezhebine, meşrebine bakmaksızın vatan savunmasında omuz omuza direnişe geçti.
Bu direnişi "tiyatro" diyerek itibarsızlaştırmaya çalışan "bozguncular" her yolu deniyorlar.
Buna, son günlerdeki suni tartışmalar da dahildir.
Direniş hatlarında çatlak oluşturmaya matuf tartışmalara dilim döndüğünce dikkat çekmiş, meselenin tarihi kişilikler meselesi değil, pozisyon alma meselesi olduğunu dercetmiştim.
Geçen günkü yazımda, Batıcı
NATO'cu Atatürkçüler ile deist / nihilist kafalı "İslamcıların" nasıl bir rahatsızlığa duçar olduklarını bir cümleyle de olsa dile getirdim.
Müfteri zibidiler anında kendilerine yakışanı yaptı.
Onlar için kelime yakmaya bile değmez.
Gelgelelim,
deist / nihilist kafalı "İslamcılar," ifademi,
içlerinde türbanlı bir
yazar kardeşimizin de yer aldığı
birkaç kişi galiba "yanlış"
anlamış.
Her şeyden evvel "İslamcılar" kavramı o cümlecikte tırnak içindeydi.
Kendisine "İslamcı" diyen agnostikler de deistler de hayat boyu alnı secde görmeyeler de var.
Mesela, o müfteri zibidi de "İslamcı" olduğunu söylüyor.
Hülasa, "deist/nihilist kafalı "İslamcılar" ifademi tüm İslamcılara hasretmek, "
çürük armutlar" ifadesinden tüm armutların çürük olduğu sonucunu çıkarmaya benzer.
Ayıptır, bu kadar da "olmayın."