Basılmamış kitabın kovuşturması mı olur, dediğimizde, "Sana mı kalmış, boş ver iti" karşılığını aldığımız dönemdi.
Hatta...
FETÖ'nün Zaman gazetesinin genel yayın yönetmeni Dumanlı Ekrem, "Burada olan, kara propaganda seylâplarına kapılarak sağa sola savrulan insanlara oluyor" diyerek tehdit etmişti.
"Teknik nakavt" ve "takiye" yöntemini adeta akrep kıskacı gibi çalıştırıyorlardı.
Bir yandan...
HSYK'yı ele geçiren FETÖ yargısı, Kuddusi Okkır'lara mahpus damını teneşir yapıyordu.
Bir yandan da...
"Ordu göreve" çağrısı yapan dergiler, "Tayyip'i kim vurmak ister" kapaklarıyla çıkıyordu.
Bu dergilerden birini...
İstiklal Caddesi boyunca "gençlerimiz" sol elleriyle havaya kaldırıp bağıra çağıra satıyorlardı.
Derginin adı, Türk Solu'ydu.
Faşizme karşı korkusuzca mücadele ettiklerini söylüyorlardı.
Lakin...
Yekta Güngör Özden gibi parti kapatan yazarları, "Kürtlerden alışveriş yapmayın" şeklinde faşizan kampanyaları vardı.
Başyazarı, sahibi, her bir şeyi de Gökçe Fırat adlı "elemandı."
Mezkur dergisinde, "İngiliz ajanı Said-i Nursi" veya "Atatürk'e Fetullahçı saldırı" şeklinde "kamuflaj" yazılar attırıyordu.
"Kamuflaj" diyorum, zira...
17- 25 Aralık süreci ardından "eleman" kabak gibi ortaya çıktı.
Meğer, kriptoymuş!
Meğer, firari FETÖ'cü Dumanlı Ekrem'in de kankasıymış.
Meğer, FETÖ'cü bir şirkette SGK kaydı varmış.
Hülasa...
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan'ın iddianamesindeki ifadesiyle, "Sosyalist / solcu görünümlü FETÖ / PYD tetikçisi..." olmaktan öte bir şey değilmiş.
Ne kadar değişik olursa olsun, "elemanın" nihayetinde nasıl bir şey olduğu anlaşıldı.
Gelgelelim...
CHP milletvekili Mahmut Tanal'ı hâlâ anlayabilmiş değiliz.
Galiba çok daha "değişik" bir şahsiyetle karşı karşıyayız.
Cemal Süreya olsaydı, "şunu sevabına Türkçeye çevir" derdik.
O derece anlaşılması güç.
Geçen gün baktım, Saadet Partisi ve bazı "İslamcı" sivil toplum örgütlerinin tertiplediği Kudüs mitingine katılmış.
Daha evvel de LGBT yürüyüşüne katılmıştı.
Hatta, bir TOMA'ya tırmanmış, (...) leri kendine hayran bırakmıştı.
Kudüs işgalcisi İsrail'i, "Güneyde sevdiğimiz ülke" diye kodlayan FETÖ'ye de göğsünü siper etmişti.
O kadar ki, Zaman gazetesine kayyum mu atanıyor, en önde o; Kanaltürk mü kapatılıyor, en önde yine o.
E tabii Kılıçdaroğlu'nun "FETÖ'ye adalet" yürüyüşünde de en önlerdeydi.
Hem de elinde süpürgeyle. (Kemal Sunal'ın "Çöpçüler Kralı"ndaki süpürgelerden.)
Kılıçdaroğlu'nun kardeşi Celal Kılıçdaroğlu dayanamamış, "Soytarı Mahmut senin pisliklerini temizlemeye o süpürge yetmez..." şekkinde bir twit atmıştı.
Doğrusu, "pislik" derken neyi kastetti, bilemiyorum.
Şayet...
Zekeriya Öz'ün ODA TV soruşturmasıyla ilgili kayıtlarından dinlemeye takıldığı şekilde, etkili bir CHP'linin "yolsuzluk dosyasını" milletvekilliği karşılığında (dönemin FETÖ kontrolündeki) Yargıtay'da yok etmişse...
Onu temizlemeye hiçbir şey yetmez.