Cumhurbaşkanı Erdoğan, Soçi'de Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile Suriye konusunda yaptıkları üçlü zirveden dönüş yolunda, her zaman olduğu gibi, gezisini izleyen gazetecilerle bir araya geldi. Erdoğan, Suriye'de iki hedefe odaklandıklarını belirtti: 1- Yeni bir anayasa yazılması. 2- BM gözetiminde adil ve şeffaf olarak seçime gidilmesi. Cumhurbaşkanı, Suriye için yeni dönemde öngörülen modeli de şöyle tanımladı: 1- Toprak bütünlüğünün korunması. 2- Üniter devlet. 3- Siyasal çözüm. Sohbet, Erdoğan'ın Soçi zirvesini değerlendirmesiyle başladı:
DAVET EDİLECEKLERİ BİRLİKTE BELİRLEYECEĞİZ: Zirvede Astana sürecinde kat ettiğimiz mesafeyi genel olarak ele alma imkânımız oldu. Suriye'nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliği konusunda mutabakatımız var. Temel amacımız, Suriye halkının kabul edeceği kalıcı ve muteber bir siyasi bir çözümdür. Bu hususları, ortak açıklamaya da yansıttık. Suriye Ulusal Diyalog Kongresi meselesini detaylı bir şekilde ele aldık. Kongreye kimlerin davet edileceğine, üç ülke beraber karar vereceğiz.
MİLLİ İSTİHBARATLAR DA KATILACAK: Tabii bu üç ülkenin bu kararı vermesinden önce, üç ülkenin Dışişleri Bakanlıklarının nezaretinde oluşturulacak alt komisyonlar gerekli ön çalışmaları yapacak. Dışişleri Bakanlığı çalışacak, hatta bunlara zaman zaman Genelkurmay Başkanları ve arzu edilirse Milli İstihbarat da katılmak suretiyle bu çalışmalar olgunlaştırılacaktır. Kongreye Suriye'deki bütün grupların, tüm kesimlerin davet edilmesini öngörüyoruz. Arkadaşlarımız bu konuda çalışmaları olgunlaştıracaklar.
YENİ ANAYASA YAZILACAK: Kongrede iki ana hedef var. Birincisi, yeni bir anayasa yazılması. Bu konuda mutabıkız. Daha önce bazıları, mevcut anayasa onarılsa yeterli olur gibi bir yaklaşım sergiliyordu. Ama şimdi o görüşü gündeme getirmediklerini gördük. Şimdi, yeni bir anayasa düşüncesi kabul görmüş durumda. Bunun için, dışişleri bakanları, genelkurmay ve milli istihbaratın yapacakları çalışmada, dar kapsamlı bir şekilde de olsa muhtemelen bir teknokratlar heyetini bu konuyla ilgili çalıştıracaklardır. Yeni anayasa için böyle bir hazırlığın da yapılması gerekecek. İkinci hedef ise, BM gözetimde adil ve şeffaf olarak seçime gidilmesi. Bu süreçte Suriye halkının hür iradesiyle hayata geçirebileceği şartların oluşturulması önem arz ediyor. Türkiye olarak, Suriye halkının bu seçimlere katılmalarını, ülkelerinin geleceğini kendi hür iradeleriyle belirlemelerini önemsediğimizi bu zirvede de belirttik. Bu süreçte, tutukluların serbest bırakılması, mayınların temizlenmesi ve insani yardımların ulaştırması gibi güven artırıcı adımların atılmasını da öngörüyoruz. Bunları da özellikle gündeme getirdik.
SİYASETİN KAPILARI HER ZAMAN AÇIKTIR
Soçi'de Esed ile Putin'in görüşmesinin içeriğiyle ilgili size bilgi verildi mi?
Bazı şeyleri elbette paylaştı, ama tabii ki paylaşmadığı şeyler de vardır... Örneğin masada, PYD-YPG'nin yer almasını Esed'in de istemediğine değindi. Bu çok da şaşırtıcı değil. Bizim Kürt kardeşlerimizle sorunumuz yok. Bizim sorunumuz terör örgütleriyle. Suriye yönetimi ise, öteden beri, bırakın YPG gibi bir terör örgütünü, Kürtlerin varlığını bile kabule yanaşmıyordu. Onlara vatandaşlık vermiyordu; kimlik, pasaport vermiyordu. O zamanlar, 'Bunlar senin vatandaşın, niye pasaport kimlik vermiyorsun' dediğim anlar olmuştur kendisine...
PYD-YPG'ye karşı Ankara-Şam arasında bir temas düşünülebilir mi?
Dediğim gibi tam aynı şey değil; Türkiye olarak bizim meselemiz Kürtlerle değil, terör örgütleriyledir. Yarın neler olabileceği, o anki şartlarla alakalıdır. Bu konuda bir şey olmaz türünden peşinen kestirip atma türünden bir anlayışın, bir yaklaşımın içinde olmamız çok da doğru olmaz. Siyasetin kapıları, malumunuz, son ana kadar her zaman açıktır.
Türkiye'nin dolaylı aracılarla da olsa, Esed ile iletişim kurmaya başladığını söyleyebilir miyiz?
An itibarıyla o tür bir durum yok ortada.
İKİ ÜLKENİN DİPLOMATİK DESTEKLERİ YETERLİ