Yanılmıyorsam, daha önce bir-iki kez söz ettim ama tekrarlamakta sakınca yok: Ben gazeteciliğe tercüman olarak başladım.
O nedenle dış haberler servisinde çalışan arkadaşlarımın ruh hallerini en iyi ben bilirim.
SABAH'ın yurt dışındaki temsilcilerinin ya da muhabirlerinin sayısı sınırlı. Umuyorum ki, önümüzdeki yıllarda büyüme planlarımız çerçevesinde yurt dışı ağını daha da genişleteceğiz.
Dış temsilciliklerimizin sınırlı olması, doğal olarak, dış haberler servisinin işini ve sorumluluğunu artırıyor.
Zira, dış haberler servisi sadece kendilerine ayrılan sayfa için çalışmıyor. Tüm servislere, SABAH'ın tüm sayfalarına ürün ikmali yapıyor.
Sanattan spora, sağlıktan ekonomiye tüm birimlere...
Birinci sayfadan arka sayfaya kadar tüm gazeteye...
Neredeyse insan üstü çaba gerektiren bu mesai nedeniyle ben onlara "Karıncalar" diyorum. Zira karınca gibi sürekli haber toplamak, dağıtmak, ayrıca çok özelleri stoklamak gibi bitmek bilmeyen bir çaba içindeler.
Serdar Karagöz'ün şefliğinde, Nejat Başar'ın ikinci şefliğinde, tümü de gençlerden oluşan dış haberler servisimize, yetişemedikleri noktada ben de yardımcı oluyorum.
Mesleğimin ilk yıllarındaki reflekslerim, zamanla bir "Ritüel"e dönüştü.
Her sabah, güne Kanada'dan Japonya'ya, Güney Afrika'dan İskandinavya'ya kadar dünyanın dört bir yanındaki yaklaşık 80 gazete, dergi ve haber ajansını tarayarak başlıyorum.
Bu sayede, dış haberlerimizin ulaşamadığı veya zaman sıkışıklığından erişemediği haberleri ben avlamış oluyorum.
Bu işbirliği sonucu SABAH'ta diğer gazetelerde kolay kolay bulamayacağınız dış haberler yer alıyor.
Teşekkür karıncalarım...
Sağlıklı ve mutlu bir hafta dileğimle...