Okuyanlar hatırlayacak; dün 17 Arap ülkesinin üye olduğu "BM Batı Asya Ekonomik ve Sosyal Komisyonu" (UN-ESCWA) örgütünden ve onun en önemli biriminin başındaki Suriye eski Başbakan Yardımcısı Abdullah Dardari'den söz ettim.
Örgütün şu sıralar geceli-gündüzlü bir çalışma ile Suriye'de silahların susmasından sonra hayata geçirilecek yeniden inşa programı hazırlamakta olduğunu da anlattım.
ESCWA veriler değiştikçe programını da rötuşluyor. Verileri de sürekli güncelliyor:
Kentlerdeki yıkım, yollardaki tahribat, altyapıdaki kayıplar, enflasyon, işsizlik, ekonominin 19 sektöründeki durum...
Buyurun size son verilerden iki örnek:
* Suriye'de halen çalışma yaşındaki nüfusun yüzde 37'si işsiz.
* Ülkenin gayrisafi yurtiçi hasılası 2013'te yüzde 30 daralacak.
***
ESCWA uzmanlarının çalışmasının en ilginç bölümünü 2011'den bu yana düzenli olarak yenilediği "Savaş bu yıl biterse ne olur" senaryosu oluşturuyor.
Şimdi "Savaş 2014'te biterse ne olur" ve "2015'te biterse ne olur" senaryoları yazılıyor.
Bu da iç savaşın 2015'e kadar sürmesi olasılığının göz ardı edilmediğini ortaya koyuyor. Yani, 2014 başında toplanması beklenen "Cenevre-2"
Konferansı'nın taraflar arasında uzlaşmayı sağlamaya yetmeyebileceği seçeneği de masada tutuluyor.
Peki, iç savaş 2014'te, 2015'te de devam ederse verilerde ne gibi değişiklikler olacak?
Cevap:
Savaşın her yılı Suriye'nin gayrisafi yurt içi hasılasının yüzde 18'ine mal oluyor. Silahlar 2015'te susarsa, gayrisafi yurtiçi hasıladaki düşüşün faturası yüzde 57.9'a ulaşacak.
İşsizliğe gelince...
İç savaşın sürmesi halinde bu yıl yüzde 37 olan işsizlik, gelecek yıl yüzde 51.8'e, 2015'te ise yüzde 58.1'e fırlayacak. Anlamı: İç savaş 2015'e kadar devam ederse, her 10 Suriyeli'den 6'sı işini yitirecek.
Ve, ESCWA örgütünün Tunuslu başkanı Muhammed Hedi Bchir'in ifadesiyle, "O zaman hiç kimse hayat pahalılığını ve işsizliği protesto için meydanlara çıkamayacak".
Ülkede cirit atan silahlı grupların korkusundan.
Kısacası, silahlar sustuğunda sadece ülkeden değil, Suriye halkından da ayakta pek bir şey kalmayacak.
Ama yine karamsarlığa kapılmamak gerekiyor. Zira bu fiziki ve toplumsal yıkımdan yeni fırsatlar doğacak. Onu da yarına bırakayım...