Moskovalılar dün karla uyandı. Bugün ve yarın da termometrenin sıfırın altına indiğini görecekler. En az yarım yüzyıldır ilk kez görülen bir soğuk bu.
Zaten Moskovalılar için eylül iç karartan bir ay oldu. Neredeyse her gün yağmur yağdı. 20 gündeki yağış toplamı 112.9 milimetreye ulaştı. Bu, Rusya başkentinin1885' ten bu yana en yağmurlu eylül ayını geçirmesi anlamına geliyor.
***
Alman, İngiliz, Fransız ve Rus meteoroloji uzmanları günlerdir uyarı üstüne uyarı yapıyorlar: "Avrupalılar, yüzyılın en soğuk kışına hazırlanın!"
Özellikle ocakşubat- mart aylarında karın diz boyuna ulaşacağı dondurucu bir Sibirya soğuğu dalgasıyla karşılaşılacağı belirtiliyor. En çok da Orta Avrupa'da.
Meteoroloji uzmanları, sadece bir noktada anlaşamıyorlar: Bu soğuk dalgası, son zamanlarda sıkça gündeme gelen "Mini buzul çağı"nın başlangıcı mı olacak, yoksa küresel ısınmanın sonucu mu?
Bir bölümüne göre, bu kış 2040'lara kadar sürecek "Mini buzul çağı"nın müjdesini verecek.
Bir bölümüne göre ise, kapıdaki soğuk dalgası küresel ısınmanın bir armağanı olacak. Çünkü ısınma nedeniyle Kuzey Kutbu'ndaki ve Grönland'daki buzulların erimesi hızlandı, milyonlarca metreküp soğuk su normal olarak kış aylarında Avrupa'ya ılık hava taşıyan Gulfstream akımını soğuttu. Sonuç: Gulfstream bu kış Avrupa'ya ılıman değil, soğuk hava getirecek.
***
İşte böyle bir ateşli bilimsel tartışma ortamında bugün Stockholm'de bir rapor açıklanacak. 250 bilim adamının dört gün boyunca bir salona kapanarak hazırladıkları raporun konusu: Küresel ısınmada gelinen son nokta. Aslında dört raporluk dizinin ilki olacak bu. Diğer raporlar 2014'te peş peşe gelecek.
Bugün açıklanacak raporda küresel ısınmada insanın rolü veya etkisine ilişkin son veriler sıralanacak.
Hemen ardından giderek hızlandığı vurgulanan küresel ısınmanın okyanuslara etkisi anlatılacak. Yani, denizlerin seviyesinin ne kadar yükseleceğine ilişkin tahminler yenilenecek.
Stockholm'den sızan haberlere göre, bilim adamlarının yeni tahmini yüzyılın sonuna kadar denizlerin seviyesinin 80 santimetre yükseleceğini öngörüyor. Bu da dünyadaki adaların neredeyse yarısının sular altında kalacağı anlamına geliyor. Başta Pasifik adaları ve Maldivler olmak üzere.
Bitmedi, denizlerin seviyesinin ortalama 80 santimetre yükselmesi, nüfusu bir milyonun üstünde 136 kıyı kentini de suların yutması demek.
Ve de deniz altında kalacak adalardaki ve kentlerdeki yüzmilyonlarca insanın iklim göçmenine dönüşmeleri demek.
***
Ancak... Bilim adamlarının tahminleri ve çizdikleri-çizecekleri tablo ne kadar ürkütücü olursa olsun, eskisi kadar etki yapamıyor. Neden?
Cevap: Küresel ısınmanın 20 yıl önce durmasına bir türlü inandırıcı bir açıklama getirememeleri.
Ama yine de siz siz olun, küresel ısınma tezlerine inanın. Çünkü bu hareketin başını çeken ABD eski Başkan Yardımcısı Al Gore'a göre, küresel ısınmaya inanmayanlar ırkçılarla, eşcinsel karşıtlarıyla ve ayyaşlarla aynı sınıfa giriyor!