SABAH'TAN MEKTUP
Basın, medya, iletişim, bilişim... Hepsi iç içe girdi ve mesleğimiz dünyanın en stratejik, hatta en jeostratejik sektörü durumuna geldi. Ülkelerin dış politikalarındaki "Yumuşak güç" ve "Kamu diplomasisi" yönelimleri de bu gelişmenin sonucu zaten.
Medya sadece en jeostratejik sektör konumuna gelmekle kalmadı, yine bu gelişmenin kaçınılmaz bir başka sonucu olarak "Enformasyon" ile "Dezenformasyon" arasındaki çizgiler kayboldu.
Tehlikeli, kaygı verici bir tablo.
Çünkü "Enformasyon"un yerini "Dezenformasyon" aldığında, onun "Siyam ikizi" olan "Komplo teorileri" ile birlikte dünyanın en güçlü, en etkili "Kitle imha silahı" ortaya çıkıyor.
***
Meramımı anlatabilmek için taze mi taze bir örnek vereyim.
ABD Dışişleri Bakanlığı'na veda etmek üzere olan Hillary Clinton son icraatlarından biri olarak, terörle savaşta kullanacakları yeni silahı açıkladı: İnternetteki sosyal paylaşım siteleri.
Clinton icraatını duyururken, "El Kaide'nin ve öbür radikal grupların propagandalarına cevap vermek için Dışişleri Bakanlığı bünyesinde bir ekip oluşturduk" dedi.
Buna göre, örneğin El Kaide, Afganistan'da ABD ordusunun ne kadar acımasız olduğu mesajını vermek için bir operasyonun kanlı görüntülerinden ya da işkence sahnelerinden oluşan bir video yayınlarsa, Clinton'ın ekibi hemen, örneğin bir rehinenin infazı gibi bir video ile "El Kaide bizden daha merhametsiz" yanıtını verecek.
Bir iletişim uzmanının ifadesiyle,
"Barbarlığa karşı barbarlık" yöntemi...
***
İşte böyle bir "Alacakaranlık"ta dezenformasyon tuzaklarına düşmeden, mayınlara basmadan işimizi yapmaya çalışıyoruz. Çok şükür, bugüne kadar ne düştük, ne bastık...
Sağlıklı ve mutlu bir hafta dileğimle...