Birinci sayfamızda bir grafik var. Bir istatistik. Suriye'de dehşetin ve vahşetin önlenemez yükselişini yansıtıyor.
Londra'daki Suriye İnsan Hakları Gözleme Merkezi'ni yöneten Rami Abdurrahman, 21 aydır her sabah uluslararası ajanslara bir gün öncesinin bilançosunu bildiriyor: "Suriye'de dünkü çatışmalarda şu kadar kişi öldü. Hayatını yitirenlerin şu kadarı sivil, şu kadarı asker, şu kadarı muhalefet saflarına geçmiş firari asker, şu kadarı direnişçi... Sivillerin şu kadarı kadın, şu kadarı çocuk..."
Birinci sayfamızdaki grafik işte Suriye'de Beşar Esad'ın Baas rejimine başkaldırının başladığı 15 Mart 2011'den bu yana ölen "Şu kadarlar"ın özeti.
***
İstatistik bilimi M.Ö. 23'üncü yüzyılda Çin'de, yine M.Ö. 18'inci yüzyılda Mısır'da hayvanların sayımıyla doğdu.
Şimdi M.S. 21'inci yüzyılda vahşetin, dehşetin, katliamın sayımında kullanılıyor.
44 yüzyıl önceki insanlar mı daha insandı, yoksa günümüzdekiler mi?
***
Nisan 450, Mayıs 1.300, Ağustos 2.600, Ekim 3.500, Aralık 5.000... 2011'i 5 bin ölüyle kapattık...
Şubat 7.500, Nisan 11.100, Haziran 16.500, Temmuz 21.000...
2012'nin ilk yarısında 20 bin tavanı delindi!
Sonra göstergeler çıldırdı. Ağustos 26.000, Eylül 31.000, Ekim 36.000, Kasım 42.000, Aralık 45.000...
Daha ayın ve yılın bitmesine iki gün var. Hiç kuşkusuz 46.000 virajı da dönülecek!
Ah, unutmadan; bu 45.000 ölüye gözaltında kaybolanlar, yargısız infazlar, hesaplaşma kurbanları dahil değil.
Ah, yine unutmadan; bu bilançoya yaralı olarak sınırı geçip Türkiye'deki, Ürdün'deki, Lübnan'daki, Irak'taki kamplarda can verenler de dahil değil.
Onları da alt alta yazıp hesaplayın, sonra Rami Abdurrahman'ın bilançosuna ekleyin... 60.000'in rahat rahat üstünde!
***
Adolf Hitler'e atfedilir: "Bir kişinin ölümü trajedi, bin kişinin ölümü istatistiktir."
Ya 45 bin kişinin, ya 60 bin kişinin ölümü? Grafik!
Cehennemin kapılarının aralanması böyle bir şey. Toplumsal cinnet böyle bir şey!.. Bir şema!