Bilmiyorum sizin de başınıza geliyor mu; bazen kendimi bir cam fanustaki Japon balığı gibi hissediyorum. Nasıl o balığın dünyası fanusla sınırlıysa, benim de yaşam alanımın gözlerimin önündeki görünmez bir camla sınırlandırıldığı duygusuna kapılıyorum.
Zaten son yıllarda bazı düşünürler bu duyguyu bir teoriye dönüştürüp evrenimizin bir yerlerdeki uçsuz bucaksız bir bilgisayarla yönetilen sanal bir âlem olduğunu iddia etmeye başladılar.
Bu iddia elbette doğruluğu ya da yanlışlığı kesinlikle kanıtlanamayacak bir varsayım olarak kalacak.
Ama bir an için evrenimizin ya da en azından dünyamızın sanal olduğunu kabul edelim. İnsanoğlu sonu gelmeyen, gelmeyecek olan teknolojik gelişmesiyle bu sanal âlemin içinde bir başka sanal dünya daha yaratmayı başardı. İnternetiyle, sosyal paylaşım siteleriyle, video oyunlarıyla...
Beni bu satırları yazmaya okuduğum bir haber "Yönlendirdi": Google yeni hazırladığı bir video oyunuyla gerçek ve sanal dünyaları kaynaştırıyor. Oyunun adı: "Ingress". Oyunun amacı: İnsanları dışarı çıkmaya, yani gerçek dünyada daha fazla zaman geçirmeye teşvik etmek. Böylece, Google yöneticilerinin ifadesiyle, "Güçlendirilmiş gerçekçilik"i sağlamak.
Oyun, gerçek dünyada oynanıyor. Dolaşacağınız sokaklarda, caddelerde, parklarda... Güzergâhınız boyunca bazı binalara, anıtlara, ağaçlara, sanal enerji yükleniyor. Siz o enerjileri toplayacaksınız ve dünya egemenliği için savaşan iki güçten birinin saflarında yer alacaksınız. Güçlerden biri "Aydınlatılmışlar" adını taşıyor, diğeri ise onları durdurmaya çalışan "Direnişçiler".