Osmanlı neredeyse 440 yıl boyunca Fatih Sultan Mehmet'in 3 Mayıs 1481'de Maltepe'deki karargâhında "Gut" hastalığından mı, zehirlenerek mi öldüğünü tartıştı.
Fransa 190 küsur yıldır Napolyon Bonapart'ın 5 Mayıs 1821'de Sainte-Helene adasında mide kanserinden mi öldüğünü, yoksa "Arsenik trioksit" ile mi zehirlendiğini tartışıyor.
Çünkü kuyuya taş atmak kolay ama çıkarmak zor mu zor, hatta imkânsız.
Neyse... Ben size gerçek bir zehir ile suikast girişimini anlatayım. Film gibi bir şey...
Afrika'nın batı kıyılarında, 114 bin kilometrekarelik bir ülke var: Benin. Afrika'nın en ileri demokrasilerinden biri.
Benin Devlet Başkanı Thomas Boni Yayi, 2006'da seçildi. 2011'de yeniden seçildi. Boni Yayi, iki seçimi de kazanmasını bir işadamına borçlu: Patrice Talon. "Benin'in pamuk kralı" diye bilinen Talon, Başkan Boni Yayi'nin seçim kampanyalarının finansmanını karşıladı. Cömertçe. 2006'daki seçimden sonra karşılığını aldı. Ama 2011'deki seçimde Boni Yayi işadamına verdiği sözleri tutmadı. Ve dostlukları sona erdi. Dahası kanlı-bıçaklı düşmanlığa dönüştü.
Boni Yayi, Benin Devlet Başkanlığı'nın yanı sıra Afrika Birliği örgütünün dönem başkanlığını da yürütüyor. Bu ikinci görevi nedeniyle her kıtaya sık sık resmi gezi yapıyor.
Örneğin, geçtiğimiz ay ortalarında AB ile bir dizi görüşme için Brüksel'deydi. Tam tarih vereyim: 17-21 Ekim arasında.
Eski dostu, yeni düşmanı Patrice Talon, Başkan'ın yurtdışı gezilerini çok yakından ve dikkatle izliyordu.
Brüksel gezisi öncesi Talon'un sağ kolu, Başkan'ın doktoru ile gizlice buluştu. Ondan Başkan'ın kullandığı ilaçları öğrendi. Çünkü Boni Yayi ağrılarını dindirmek için "Dafalgan" adlı bir ağrı kesici kullanıyordu.
Bu gizli buluşmadan hemen sonra Benin'e ABD'den bir paket gönderildi. Pakette zehirli haplar vardı. Paket güvenilir eller tarafından teslim alınınca işadamı Patrice Talon, Başkan'ın doktoru ve başkanlık sekretaryasında görevli bir kızla pazarlığa oturdu: "Başkan'a ağrı kesici yerine bu ilacı verirseniz, ikinize de 1.5'er milyon avro ödül benden." Kabul ettiler. Zehirli ilaçlar Başkan'ın doktoruna ulaştırıldı.
Kız, Başkan'ın uzak akrabalarından biriydi. Sonradan korktu ya da pişman oldu. Pazarlığı ailesine anlattı. Onlar da haberi hemen Brüksel'e uçurdular.
Plana göre zehirli ilaçlar 13 Ekim cumartesi gecesi Başkan'a içirilecekti.
Ama suikast gecesinden 24 saat kadar önce hem Başkan'ın doktoru, hem de yeğeni derdest ediliverdiler. Şimdi işadamı da kırmızı bültenle aranıyor.
Devlet adamlarının hayatları kâbus gibi. Ne keyiflerince yiyip içebiliyorlar, ne ne canlarının çektiğinin tadına bakabiliyorlar. Benin'deki suikast girişimiyle bunlara bir de ilaç eklendi.