Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Bir davetten izlenimler

Meslek hayatım boyunca yüzlerce, yüzlerce kokteyle katıldım ama yine meslek hayatım boyunca ilk kez "Showroom" ve "Roadshow" gibi bir davete tanık oldum.
Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşunun, yani Mao liderliğindeki Komünist Parti'nin iktidara gelişinin 63'üncü yıldönümü dolayısıyla hafta içinde Conrad Otel'de bir davet verildi. Ev sahibi: Çin'in İstanbul Başkonsolosu Zhang Qingyang.
Daha girişte başlayan çiçek yığınları arasından güçlükle yol açarak davetin düzenlendiği balo salonuna girdim.
Hayır, girmedim; kapıda durup şaşkınlıkla çevreme baktım. Çünkü kapının bir yanında bir banka "Çin'le iş yapma" konusunda danışmanlık hizmeti veren bir masa kurmuştu. Kapının öbür tarafında ise Çin turizm ofisi ile havayolları, dünyanın yeni devine iş yolculuğu veya turistik gezi yapmayı planlayanlara yol yordam gösteriyordu.
İçeri girdim; şaşkınlığım daha da arttı. Bir tarafta bir üniversitemiz bünyesinde kurduğu "Konfüçyüs Enstitüsü"nü tanıtıyordu. Enstitü, Çin dili, kültürü ve edebiyatı üstüne eğitim veriyordu. Masa tepeleme kitap doluydu. Ücretsiz. Biri "Kolay Çince öğrenme teknikleri", bir diğeri "Günlük yaşamda en çok kullanılan cümleler ve deyimler" sözlüğü. Bir diğeri... Hepsi de Türkler'e Çince'yi sevdirme amacıyla iki dilde hazırlanmıştı. Koca bir seti elime tutuşturdular.
Öbür tarafa baktım; orada da bir başka üniversitemizin Çince bölümünün tanıtımı. Onlar da bir set kitap uzatmazlar mı?
Çin'le ticaret yapan veya ortaklık kuran firmalarımızın standlarından hiç söz etmeyeyim...
Bir köşeye çekilip kitaplara göz atarken, Gayret Bey geldi yanıma. Gayret Yüksel. "Hayrola" dedim, "Burada ne işin var?"
Uygur kökenli Gayret Yüksel, 11 yıldır THY'nin Şanghay bürosunu yönetiyordu. Ve yolu Şanghay'a düşen herkesin başvurduğu ilk adreslerden biriydi. Son olarak Başbakan Erdoğan'ın geçen nisan da Şanghay'a yaptığı ziyarette karşılaşıp ayaküstü sohbet etmiştik.
"Dış görevde yasal süreyi doldurdum, zorunlu rotasyon gereği bir süreliğine THY'nin iç hizmetlerinde çalışıyorum" dedi.
Sonra anlattı. "THY halen Çin'de üç noktaya uçuyor: Pekin, Şanghay ve Guangzhou. İlk ikisine hergün, sonuncusuna haftada üç gün. Ve tüm uçuşlar ful kapasite ile yapılıyor."
Ekledi: "THY, bu üç noktaya dört kenti daha eklemek için başvurdu. Başbakan Erdoğan'ın son ziyareti sırasında Çin yetkililer konuyu en kısa sürede sonuçlandıracaklarını söylediler. Bekliyoruz. Herhalde yakında o hatlar da devreye girer."
Güldüm. Salonun girişindeki standları gösterip, "Bir yanda Çince öğrenme merakı, bir yanda Çin'e iş ve öğrenim seferleri...
Çin sanki bizim için 1960'ların Almanya'sına dönmek üzere..."
Başını salladı; "Ama bir farkla" dedi, "Almanya'ya çalışmaya gidiliyordu, Çin'e ise iş yapmaya veya okumaya gidiliyor."

***

Gayret Bey'le sohbetimiz sürerken, yanımıza genç bir Çinli kadın geldi. Çince selamlaşıp karşılıklı hal hatır sordular. Sonra kadın bana dönüp oldukça ilerlettiği Türkçesi ile sohbete koyulmaz mı?
Bundan birkaç yıl önce yolu İstanbul'a düşmüş, çok sevmiş ve kalmış. Sonra da Eminönü'nde Çin'den ithal ettiği hediyelik eşyaları sattığı bir dükkân açmış.
"Şimdi ek bir iş daha yapıyorum" dedi, "Çinliler'e İstanbul'da konut pazarlıyorum!"
Yabancıların Türkiye'de mülk edinmelerinin kolaylaştırılması onun için müthiş bir fırsat olmuş.
"Peki, ilgi var mı?"
"Hem de nasıl" anlamında elini salladı, "Sadece Avrupa Konutları'nda 20'ye yakın ev sattım" dedi.
Gözlerimin faltaşı gibi açıldığını hissettim.
Bir kenara yazın: Türkiye-Çin ilişkileri önümüzdeki 10 yılın en önemli jeopolitik gelişmelerinden biri olacak.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA