Yunanistan'daki seçim kampanyasını özellikle de iki büyük partinin, Yeni Demokrasi ile PASOK'un mitinglerini izlemeyi çok istedim. Çünkü 30 yıllık hayalimdi.
Ne var ki, Atina Temsilcimiz Stelyo Berberakis, "Aman ağabey, Yunanistan'da büyük parti mi kaldı" tespiti veya uyarısı, tüm hevesimi söndürdü.
***
Yıl 1981. Aylardan Ekim. Türkiye, demokrasiye ara verildiği 12 Eylül dönemini yaşıyor. Yıl başında AB'ye (O zamanki adı Avrupa Topluluğu) üye olan Yunanistan ise Albaylar Cuntası sonrasının üçüncü genel seçimini yapıyor.
O yıllarda Türkiye'de tek kanallı TRT var. Renkler ekranda dağılıyor. Ve tüm Ege'de Yunan TV kanalları izleniyor. Biraz demokrasi solumak, biraz farklı bir pencere açmak için.
***
Yıl 1981. Aylardan Ekim. Bir Cuma akşamı Atina'daki Sintagma (Anayasa) Meydanı tıklım tıklım dolu ve yemyeşil. Yüzbinlerce kişi ellerinde PASOK'un yeşil zeminli bayrağını sallayıp Andreas Papandreu'nun son miting konuşmasını dinliyor. Ben de TV'deki canlı yayından izliyorum.
1974'te demokrasiye dönülmesinden sonra yapılan ilk seçimde yüzde 13.5 oyla 300 üyeli parlamentoya 15 milletvekili gönderebilen,1977 seçimlerinde ise yüzde 25.3 oyla 92 milletvekili kazanıp ana muhalefet olan PASOK bu kez iktidarın en güçlü adayı.
Papandreu'nun gür sesi Yunan parlamentosunun, King George Palace, Athens Plaza, Hotel Grande Bretagne gibi birbirinden prestijli otellerin kuşattığı Sintagma Meydanı'ndan taşıyor, Akropolis'te, İmittos ve Likavittos dağlarında yankılanıyor, sonra Pire yönüne süzülüp Ege'nin masmavi sularında yayılıyor. Tek sloganı var Papandreu'nun:
"Değişim".
***
Yunanlar 18 Ekim 1981 Pazar günü sandığa gitti ve beklendiği gibi iktidarı PASOK'a verdi. Oyların yüzde 48'iyle. Parlamentodaki 300 koltuktan 173'üne PASOK'luları oturtarak.
Neredeyse iki Yunan'dan birinin oyunu PASOK'a vermesinin tek nedeni vardı:
Avrupa'ya öfke. Çünkü Avrupa Topluluğu 1981 başında Yunanistan'ı bünyesine almadan önce 5 yıllık zayıflama rejiminden geçirdi. Öyle bir kemer sıktırdı ki Yunanlar'a, binlerce küçük şirket iflas etti, yine binlerce esnaf kepenk indirdi, o dönem en yaygın kitle olan çiftçiler yerlerde süründü.
Ve Papandreu seçim kampanyası boyunca Yunanlar'a çektikleri çileyi unutturacağı vaadinde bulundu.
***
Unutturdu da. AB'den kopardığı tüm fonları ve yardımları halka aktardı. Proje karşılığı yapılan yardımlar maaş artışlarında, taban fiyat zamlarında kullanıldı. O kadar ki, Yunanlar bir elleri yağda bir elleri balda bir hayat sürmeye başladılar. Hem de beş kuruş vergi ödemeden. Ama
her rüyanın bir uyanışı var...
Papandreu'nun başlattığı "Popülizm" ondan sonra gelip geçen tüm iktidarlar (Zaten nöbetleşe olarak bir PASOK hükümet oluyordu, bir Yeni Demokrasi...) tarafından sürdürüldü.
Ve 2009'da çömlek patladı. Katastrofi!
***
Şimdi komşu 1981'dekinden de güçlü bir öfkeyle ve 1981'dekinden de beter bir yoksullukla sandığa gidiyor.
Sintagma Meydanı'nı ise siyasi partiler değil, iki büyük partiyi de, Avrupa'yı da bulsa bir karış suda boğacak yoksullaşmış kitleler dolduruyor.