Afrika ülkelerinden Mali'de geçenlerde düşük rütbeli subaylar darbeyle sivil yönetimi devirdiler.
Tam da cumhurbaşkanlığı seçimine bir ay kalmışken...
Hemen ardından "Touareg" gerillaları Mali'nin kuzey bölgesinin bağımsızlığını ilan ettiler.
Onun ardından El-Kaide'nin Magrip kolunun silahlı üyeleri "Touareg" gerillalarını kovup Mali'nin kuzeyinde şeriat rejimi kurdular.
***
Batı Afrika Ülkeleri Birliği Örgütü ne "Touareg" gerillalarının bağımsızlığını tanıdı, ne de Kuzey Mali'deki yeni rejimi. Ama darbecileri de tanımadı. Ve en kısa sürede sivil yönetim geri gelmezse, Mali'ye müdahale için askeri birlik göndereceğini açıkladı.
***
Batı Afrika Ülkeleri Birliği Örgütü, Mali ile uğraşırken, aynı bölgeden bir darbe haberi daha geldi: Gine-Bissau'da bir grup subay yönetime el koydu, genelkurmay başkanını da kovdu.
Gine-Bissau, Afrika'da uyuşturucu ve silah ticaretinin can damarı. Latin Amerika'dan kalkan kokain yüklü uçaklar dosdoğru bu küçük Afrika ülkesine iniyor. Oradan pazarlara dağıtım başlıyor.
Gine-Bissau'nun darbeci subayları, Batı Afrika Ülkeleri Birliği Örgütü'nün müdahalesini önlemek için sınırlarını ve hava sahasını kapattı.
***
Son bir ayda binlerce Libyalı sınırı geçip Tunus'a sığındı. Çatışmadan kaçıyorlar. Canlarını kurtarmak için.
Çünkü Fizan bölgesinin yönetimini ve denetimini ele geçirmek için Arap aşiretler ile Afrikalı kabileler kıyasıya savaşıyor.
Bingazi merkezli Sirenayka bölgesi de neredeyse iki aydır başına buyruk hareket ediyor. Özerkliğini ilan etti. Başına da 1 Eylül 1969'da Kaddafi liderliğindeki bir grup genç subayın devirdiği Kral İdris El-Sunusi'nin bir yeğenini getirdi.
Trablusgarp'ta Mustafa Celili yönetimindeki "Merkezi yönetim", Sirenayka bölgesinin özerkliğini tanımıyor ama elinden de bir şey gelmiyor.
***
Sudan-Güney Sudan savaşını, Somali'deki iç savaşı hiç anlatmayayım. Nijerya'yı da...
***
Mali, Gine-Bissau ve Libya'daki gelişmelerin bir ortak noktası var: Libya'da Kaddafi sonrası patlak veren kaos.
Ve de Kaddafi'nin ordusunun dağıtılması, silahlarının da kapanın elinde kalması...
Kaddafi ordusunda Afrikalı askerler de vardı. Özellikle Afrika'nın beş ülkesine yayılmış olan Berberi kökenli "Touareg"ler.
Batı'nın, pardon NATO'nun müdahalesiyle Kaddafi rejimi devrilince, "Touareg"ler Libya cephaneliklerinden çaldıkları her türlü silahla (Kalaşnikov, roketatar, füzesavar, ağır makineli, uçaksavar, mitralyöz...) memleketlerine döndüler. Özellikle de Mali'ye. Ve isyan bayrağını açtılar.
Afrika'da doğan müthiş Kaddafi silahları pazarından tüm ülkeler ve tüm ülkelerin silahlı grupları gibi Gine-Bissau'nun askerleri ve uyuşturucu çeteleri de paylarını aldılar. Sonra da "Haydi darbe başına!"
Libya'da da sayısı yüzlerle ifade edilen silahlı milis gruplarının her birinin cirit attığı özel bir bölgesi var. Celili yönetimi hemen hergün milislere "Silah bırak" çağrısı yapıyor ama tınlayan yok.
***
Ve Mali'deki, Gine-Bissau'daki ve Libya'daki olayların bir ortak noktası daha var: Libya'daki kaos da, Afrika'da Kaddafi'nin silahlarıyla oluşturulan pazar da Batılı güçlerin umurunda değil.
Onlar için üç şey önemliydi: 1- Kaddafi'yi devirmek. 2- Libya'nın yerle bir ettikleri altyapısının yeniden inşası ihalelerini kazanmak. 3- Libya'nın petrol yataklarını kendi şirketlerine verdirmek.
El hak, üç hedeflerine de ulaştılar.
***
Gözünüzü seveyim; hiç değilse Suriye'de Esad sonrası dönemde benzer bir kaosla veya ondan da kötü bir tabloyla karşılaşmayalım. Yoksa bölge cehenneme döner.