ASYA'DA İKİ ZİRVE (2)
26-27 Mart'ta Seul'de, 29 Mart'ta Yeni Delhi'de... Dünkü yazımda iki Asya başkentinde gelecek hafta iki zirve düzenleneceğini belirttim. Ve Yeni Delhi'de BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) grubu liderlerini bir araya getirecek zirveyi anlattım.
Bugün sıra Başbakan Erdoğan dahil 45 ülkenin devlet ve hükümet başkanları ile 13 uluslararası kuruluşun üst düzey temsilcilerinin katılacağı Seul'deki zirveye geldi.
Bir grup gazeteciyle birlikte benim de izleyeceğim zirvenin konusu: "Nükleer güvenlik". ABD Başkanı Barack Obama'nın girişimi bu. İkinci kez düzenleniyor.
İlki 2 yıl önce Washington'da yapıldı. O dönemde "Nükleer güvenlik" denince akla 2 sorun geliyordu: 1- Nükleer silah sahibi olmak isteyen ülkelerin, yani İran ve Kuzey Kore'nin yol açtıkları kaygılar. 2-
Nükleer silahların terör örgütlerinin eline geçmesi tehlikesi. Tabii "Terör örgütleri" ile El Kaide kastediliyordu, "Tehlike" ile de Pakistan'ın nükleer cephaneliğinin El Kaide'nin veya seçimle iktidara gelecek El Kaide'ye yakın bir partinin eline geçmesi...
Yani 2 yıl önce Washington zirvesinde nükleer silahların güvenliği üstünde duruldu.
***
Ne var ki, iki yılda köprülerin altından çok sular aktı.
Arada Fukuşima felaketi patlak verdi.
11 Mart 2011'de Japonya'nın Pasifik kıyılarının 9 büyüklüğünde depremle sarsılması, ardından tsunami dalgalarının köyleri, kasabaları, şehirleri vurması, onun ardından 14 metre yüksekliğindeki dalgaların Fukuşima nükleer santralinin tüm reaktörlerini çökertmesi.
20 bin kişi hayatını, 100 bin kişi de evini yitirdi.
Fukuşima tarihe üçüncü büyük nükleer felaket olarak geçti.
İlki İkinci Dünya Savaşı'nın sonuna doğru, 1945'te Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan atom bombalarıydı.
İkincisi 1986'da Çernobil nükleer santralinin patlamasıydı.
Üçüncüsü 2011'de Fukuşima nükleer trajedisi oldu.
26 yıl geçti, Çernobil felaketinin izleri olduğu gibi duruyor: En az bin yıl boyunca kimsenin yaşayamayacağı hayalet kentler, her türlü kanser riskiyle yaşayacak ve ölecek kuşaklar...
Fukuşima felaketinin izleri de asırlarca kalacak: Bölgedeki radyasyonun izlerinin silinmesi için en az 50 yıl gerekecek, Fukuşima'da ve çevresindeki bölgelerde yetişen hiçbir sebze, meyve, hayvan asla tüketilemeyecek, ki buna Pasifik'in balıkları da dahil. Ve nükleer santrale komşu onlarca köy, kasaba hayalete dönüşecek. Dönüştü bile.
İşte bu facianın acısı yürekleri dağlarken, Fukuşima'ya hiç de uzak olmayan Seul'de dünya liderleri "Nükleer güvenlik" sorununu masaya yatıracaklar.
Hiç kuşkum yok; Washington zirvesinin aksine Seul zirvesine nükleer silahlardan çok nükleer enerjinin güvenliği damgasını vuracak.
Çünkü bir Fukuşima öncesi var, bir de Fukuşima sonrası.
Fukuşima sonrası nükleer enerjiden vazgeçme eğilimlerinin güçlendiği dönem: Japonlar'ın yüzde 80'i nükleer enerjiden derhal çıkılmasını istiyor, Almanya en geç 2022'de son nükleer santrallerine de kilit vurmayı hedefliyor.
Siz bu yazıyı okurken Başbakan Erdoğan'la Seul'de olacağım. Ve de elbette gezi boyunca bu konuya devam edeceğim. Seul'den sevgilerle.
