Önümüzdeki hafta iki Asya ülkesinde iki zirve düzenlenecek. İlki 26-27 Mart'ta Güney Kore'nin başkenti Seul'de. İkincisi 29 Mart'ta Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi'de.
Seul'deki zirve "Nükleer güvenlik" üstüne. Başbakan Erdoğan'ın da katılacağı ve bir grup gazeteciyle birlikte benim de izleyeceğim bu zirvenin öyküsünü yarın anlatırım.
Yeni Delhi'deki zirve ise BRICS grubunun liderlerini bir araya getirecek. BRICS, bildiğiniz gibi, 5 ülkenin adlarının başharflerinden oluşuyor:
Brezilya'nın B'si, Rusya'nın R'si, Hindistan'ın (India) I'si, Çin'in (China) C'si ve Güney Afrika'nın (South Africa) S'si.
İngilizce'de "Tuğla" anlamına gelen "BRIC" grubunun isim babası, Goldman Sach'ın baş iktisatçısı Jim O'Neill. 2001'de Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin'i "Küresel dünyanın gelecekteki devleri" diye saydı ve onların başharflerinden BRIC'i üretti. Birkaç yıl sonra bu gruba Güney Afrika da eklendi.
Kimileri BRICS grubunun hâlâ dünyanın geleceğine damgasını vuracağını söylemeye devam ediyor. Kimileri ise küresel ekonomik krizin onların da güçlerinin sınırını gözler önüne serdiğini, önemlerinin ve rollerinin önümüzdeki dönemde giderek azalacağını iddia ediyor.
Hangisi haklı çıkacak, bizi ilgilendirmez.
Ama BRICS liderlerinin Yeni Delhi zirvesi ilgilendirir.
Çünkü bu zirvenin gündemi bir depremin habercisi olabilir: 5 ülke 29 Mart'ta kendi aralarındaki ticarette ulusal paraların kullanılması önerisini karara bağlayacaklar.
Bu, dünya yüzölçümünün yüzde 25'ini, dünya nüfusunun yüzde 40'ını meydana getiren uçsuz bucaksız bir alanda ABD Doları'nın saltanatının sallanması anlamına geliyor.
Komplo teorilerine inanmıyorum, o nedenle; İran'ın petrol ihracatını dolar dışındaki paralarla yapmak istediği için sıkıştırıldığı, Kaddafi'nin Afrika'da "Altın dinar" adını verdiği tek paranın geçerli olmasını önerdiği için devrildiği, Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez'in dış ticaretinde dolardan vazgeçmeyi planladığı için başının derde girdiği iddialarını pek gerçekçi bulmuyorum.
Ama BRICS grubunun kendi aralarındaki ticarette ulusal paralarına dönmeyi ciddi ciddi düşünmelerini, doların küresel egemenliğine karşı önemli bir tehdit olarak görüyorum.
Hele buna 2015 başında gerçekleşmesi öngörülen Avrasya Ekonomik Birliği'nin Rus Rublesi'nin gücünü artırması eklenirse...
Hele hele Çin'in birçok Uzakdoğu ve Pasifik ülkesiyle ticaretinde kendi parasının kullanılması için bir dizi teşvik uyguladığı hatırlanırsa...
Doların bundan böyle eskisi kadar kolay at koşturamayacağı sonucuna varmamız pek de güç olmaz. Yeni Delhi zirvesini gerçekten merakla ve sabırsızlıkla bekliyorum...