Yurtdışında okuyan Türk gençlerinin en etkili örgütlerinden biri Fransa'da bulunuyor. Adı: "Congres des Etudiants Turcs de France", yani "Fransa'daki Türk Öğrenciler Kongresi".
Derneğin bürosunun Strasbourg'da olması, Türk gençleri için büyük avantaj. Çünkü Almanya sınırındaki bu Fransız kentinde bulunan Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ile ilişki kurup, üçü de birbirinden önemli kurumların işleyişini yakından izleyebiliyorlar.
O kadar dinamik ki "Fransa'daki Türk Öğrenciler Kongresi" üyesi gençlerimiz, Cumhurbaşkanı Gül bile bu yılın başında Strasbourg'a yaptığı ziyarette, onlarla bir araya gelip sohbet etti.
Strasbourg'taki gençlerimizin iyi etkinliklerinden biri de zaman zaman uzman kişileri davet edip söyleşiler düzenlemeleri. Son söyleşilerinin konuğu AİHM'deki Türk yargıç Prof. Dr. Işıl Karakaş oldu. Konu: "AİHM'nin Türk yargısı üzerindeki etkisi".
Bakın Strasbourg'dan Türk yargısının görünümüne ilişkin neler anlattı Işıl Karakaş; satır başlarıyla aktarayım:
"AİHM'de Türkiye'ye karşı açılan dava sayısındaki artış devam ediyor. Ancak davaların içeriğinde önemli değişiklik oldu. Eskiden, 1990'larda, başvuruların yüzde 90'ını yaşam hakkı ihlalleri ve işkence suçları oluşturuyordu. Şimdi ise önümüze en çok tutukluluk ve yargılama süresinin uzunluğuyla ilgili dava geliyor."
"Tutukluluk ve yargılama süresinin uzunluğu konusunda AİHM'den her hafta mutlaka bir karar çıkıyor. 3 bin dosya birikti. Çok büyük olasılıkla hepsinde de ihlal kararı çıkacak ve Türkiye her biri için en az 5 bin euro tazminat ödemeye mahkûm edilecek."
"Türk yargısı AİHM içtihatlarını uygulasa, tutukluluk ve yargılama sürelerinin uzunluğuyla ilgili şikâyetler azalır. Ayrıca Türk yargı sisteminde bu konu için yeni şikâyet yolları açılabilir. Böylece AİHM'deki davalar en aza inebilir."
"Çünkü tutukluluğun veya yargılamanın uzunluğuyla ilgili başvuruda bulunulabilecek, tazminat talep edilebilecek bir kurum oluşturursanız, AİHM'deki davalar da düşer."
"Evet, Türk Ceza Usulü Kanunu'nda böyle bir şikâyet yolu öngörülüyor. Ama başvurabilmek için önce yargılamanın bitmesi gerekiyor. Tabii bir dava 15 yılda karara bağlandığı için tazminat talep etmenin anlamı kalmıyor. Oysa AİHM daha dava sürerken tazminata hükmedebiliyor."
"Türkiye'de yargıçlar AİHM'deki yerleşik içtihatı hiç göz önüne almıyor; dosyayı incelemeden, gerekli soruşturmayı yapmadan tutuklama veya tutukluluğun devamı kararı veriyor. Oysa içtihata göre, tutukluluğun devamına ancak ciddi bir kaçma veya delilleri karartma tehlikesi varsa karar verilmeli."
"Türkiye'de, gördüğümüz kadarıyla herkes tutuklu. Dışarda olup da davası devam etmiyor. Asıl olan tutukluluk değil, davanın bir an önce bitirilmesidir. Dava bitirilemiyorsa, şartlı tahliye ile salıvereceksiniz."