İşyeri en az 30 yıldır Beyoğlu'nda olan bir dostum aradı: "Gel seni biraz İstiklal Caddesi'nde dolaştırayım..." Nedenini sordum, "Gel, zararlı çıkmazsın" diye ısrar etti.
Gittim. Caddede ve caddeye açılan sokaklarda 10 kadar dükkân gösterdi. "Buralar son 2-3 yılda el değiştirdi" dedi ve ekledi: "Yeni sahipleri veya kiracıları ya PKK'lı ya da PKK'cı. Özel mülkiyetse parayı bastırıp alıyorlar. Vakıf malı ise rayiç kiranın iki-üç mislini verip içindekini tahliye ettiriyorlar..."
Ağzım açık dinledim... İstanbul'un göbeğinde!
***
Meğer sadece yurtdışıyla sınırlı değilmiş örgütün ve örgütçülerin mal-mülk hamlesi. Dahası, yurtiçinde de sadece İstanbul'la sınırlı değilmiş. Onu da gelen e-mail'lerden anladım.
İşte biri:
"Bu yaz Manavgat'ın Çolaklı beldesinde gittiğim pansiyonun sahibinin anlattıklarını duyunca çılgına döndüm.
Pansiyonun 100 metre ötesindeki bir sauna işletmesini alan şahıslar, pansiyon sahibine gelip 'Biz Öcalan'ın askerleriyiz. Burası da bizim topraklarımız içinde kalıyor. Ya pansiyonunu bize sat ya da kendin bilirsin" diye açıkça tehdit etmişler. Çevrede benzer tehditler alan pek çok kişi mallarını satıp gitmiş."
***
İşte biri daha:
"İnsanlardan kiraladıkları mülkleri tehditle ellerinden almak isteyenlerin çok örneğini etrafımızda duyduk. Tehdit edilenlerden biri de biz olduk. Onlarca tanımadığınız genç bir emirle kitle şeklinde hareket ediyor. Adı, adresi bilinmeyen kişilerin tehdidi altında nasıl davranırsınız. Hiç beklemediğiniz bir zamanda tanımadığınız birinin saldırısına uğramanız işten değil. Kendinizi bizim yerimize koyun lütfen. Yaşadığımız bu sorundan sonra, peygamber mucizesi göstermedikçe ev ve işyerlerimizi gözümüz tutmayanlara vermiyoruz."
Bu e-mail de İstanbul'dan. Kiracısı tarafından PKK ile tehdit edilen Kâğıthane'deki bir ev sahibinden.
***
Bu, terörün finansmanının buzdağının altında kalan bölümüne ışık tutmaya çalıştığım yazıların -şimdilik- sonuncusu oldu. Gerisini yetkililer düşünsün...