Kimin ne zaman beyninizin bellek odasının kapısını çalacağını bilemezsiniz. Olmadık bir anda sisler arasından çıkagelir. Tıpkı Londra'nın sisli bir gecesinde sevgili ve rahmetli Muammer Yaşar Bostancı'nın odamdan içeri süzülmesi gibi...
21 Şubat 1992'de yitirdiğimiz önce Yeni Asır'ın, ardından SABAH'ın Ankara Temsilcisi Muammer Yaşar Bostancı'dan çok şey öğrendim. Ama özellikle de devleti.
"Bak müdürcüğüm" derdi, "Devletin yüzde 90'ı şekildir..."
Ve eklerdi: "Devlet ne kadar büyükse, ne kadar kadimse, ne kadar güçlüyse, o devlette şekil de o kadar ayrıntılarla hayatın kılcal damarlarına kadar nüfuz eder. Tam tersine, devlet ne kadar küçükse, yeniyse, güçsüzse, şeklin yerini sandığının aksine kurallar değil, kaos alır."
Bir de protokol dersi verirdi her defasında. Yorulmadan, üşenmeden, tekrardan bıkmadan:
"Memur, amir, müdür, genel müdür, müsteşar ve merdivenin daha yukarı basamaklarının her birinde karşılaşacağın 'Devletlu'ların hepsinin egosuna sesleneceksin, hem de damardan. Ama her basamakta damara zerk edeceğin şırınganın dozunu öylesine iyi ayarlayacaksın ki, hem aşağılanmasın, hem de hak etmediği kadar yüceltilmesin..."
***
Muammer Ağabey, 1988 Kasım'ında dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren'le Londra'ya ilk geldiğimde hayattaydı. Bugünkü gibi cep telefonları ile aradığınıza anında ulaşma olanağı bulunmadığı için, Kraliçe II. Elizabeth'in Evren onuruna verdiği yemeğin davetlileri arasında yer almanın imtiyazıyla tanık olduğum "Devlet ve şekil" ilişkisini ona anlatmak için otel odamda yığınla numara çevirmiştim.
Bugün bir tuşla çevirebiliyorum ama hattın öbür ucunda Muammer Ağabey yok. Olsun.
Ben de ruhuyla konuşurum...
***
Ağabey; 1988'de Londra'ya geldiğimde, Kenan Evren, Türkiye'nin 7'nci Cumhurbaşkanı'ydı. Şimdi 11'inci Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül'le geldik. Ama karşı tarafta muhatap aynı: Evren'i de Kraliçe II. Elizabeth ağırlamıştı, Gül'ü de yine II. Elizabeth ağırlıyor. Bu gidişle, 12, 13 ve kim bilir 14'üncü cumhurbaşkanlarımız da yolları Londra'ya düştüğünde Kraliçe II. Elizabeth'in konuğu olacaklar.
Ağabey; Evren'le geldiğimizde Buckingham Sarayı'ndaki yemekte uygulanan protokol kuralları neyse, Gül'le geldiğimizde de harfi harfine geçerli.
Buckingham'daki yemek bu akşam ama "Törensel şölen" en ince ayrıntılarına kadar bize çoktan iletildi. Şöyle:
"Edinburgh Dükü Prens Philip, sayın Cumhurbaşkanımız ve sayın Hanımefendi'yi Belçika Süiti'nden (Not:
Saray'da Gül ve eşinin ikamet ettikleri bölüm) alarak üst kattaki White Drawing Salonu'na kadar kendilerine eşlik edecektir. Burada, Kraliçe ve Kraliyet Ailesi mensupları tarafından karşılanacaklardır.
Ardından Kraliçe, sayın Cumhurbaşkanımız, sayın Hanımefendi ve Edinburgh Dükü, White Drawing Salonu'ndan geçerek Müzik Salonu'na geleceklerdir. Müzik Salonu'nun kapısı açılıp içeri girecekleri esnada fotoğraf çekimi yapılacaktır. Müzik Salonu'nda resmi heyetimiz ve Kraliyet Ailesi mensupları sağ tarafta hazır bulunacaktır.
Sağ baştan itibaren Kraliçe, sayın Cumhurbaşkanımız, sayın Hanımefendi ve Edinburg Dükü, Müzik Salonu'nun girişinde yemeğe katılacakların anonsu ve takdimi için yerlerini alacaklardır.
Anons ve takdimlerin hitamında, sayın Cumhurbaşkanımız, Kraliçe'nin; sayın Hanımefendi, Edinburg Dükü'nün; resmi heyet üyelerimiz ise Kraliyet Ailesi mensuplarının eşliğinde yemek salonuna geçeceklerdir.
Kraliçe, sayın Cumhurbaşkanımız, sayın Hanımefendi ve Edinburg Dükü yemek salonuna ilerlerken İngiliz Milli Marşı çalınacaktır. Baş masada sırasıyla Kraliçe, sağında sayın Cumhurbaşkanımız, Edinburg Dükü'nün solunda ise sayın Hanımefendi yerlerini alacaklardır. Diğer heyet üyelerinin oturma düzeni protokol sırasına göre olmayacak, Kraliyet Ailesi mensupları tarafından yerlerine yönlendirileceklerdir..."
Daha yemeğe başlamaya en az bir saat var...
Gerisi yarın. Çünkü bir an önce frak kiralayan bir dükkân bulmak zorundayım. Söylemesi ayıp olmazsa Kraliçe'nin Gül onuruna vereceği yemeğe ben de davetliyim.
Şimdilik hoşça kal Muammer Ağabey.