Doğrusu bu yazıya nasıl başlayacağımı bilemedim, epey bocaladım. Her gezi arefesinde olduğu gibi, "Siz bu yazıyı okurken ben..." diye mi girmeliydim yazıya, yoksa "Hey gidi günler" veya "Gençliğim eyvah" diye nostalji mi takılmalıydım; gerçekten bocaladım.
Sonunda "İkisini harmanlamanın" en iyi çözüm olduğuna karar verdim. Buyurun...
***
Evet, siz bu satırları okurken, ben Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le Londra yolunda olacağım. Veya yazıya geç saatlerde göz atarsanız, Londra'ya varmış, belki de otelime yerleşmiş olacağım.
Evet, bu gezi benim için "Gençliğim eyvah" iç çekmeleriyle geçecek kaçınılmaz olarak.
Çünkü İngiltere'ye böyle bir devlet ziyaretine 23 yıl önce tanık olmuştum. Daha doğrusu aktörleri arasında yer almıştım.
Galiba en iyisi 1988'de, tam da bu ayda 7'nci Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in Londra'ya yaptığı ve benim de Yeni Asır Genel Yayın Yönetmeni olarak katıldığım o geziden izlenimlerimi, yani yazılarımı aktarmak olmalı.
İşte size 23 yıl önce Yeni Asır'da "Erdal Şafak, Londra'dan yazıyor" klişesiyle yayınlanmış Evren'in İngiltere'ye "Devlet ziyareti"nden alıntılar...
***
Şemikler'in demiryoluna paralel toprak yolu geliyor gözümün önüne... Bizim evden üç ev sonrası... İki katlı yeni bir yapı. Mahallemizin muhtarı Ragıp Bey, PTT'den emekli. Üç kız babası. Ne zaman bir misafir gelse eve, konu dönüyor dolaşıyor, Paşa'ya düğümleniyor. Albümden fotoğraflar çıkıyor. Babanın, annenin yanı sıra üç kız da büyü sınırına yakın bir hayranlıkla Paşa amcalarını anlatıyorlar. Paşa, Kore'den yeni dönmüş. Orada aldığı kıdem sayesinde yeni Paşa olmuş. Ne zaman yolu düşse İzmir'e, mutlaka Ragıp Bey'e uğrar. Mahalleli baştan başa pencerelerde. Paşa'yı görmek için. Pırıl pırıl üniformasıyla Paşa, Ragıp Bey'in evinden çıkarken hep birlikte bağırırız: "Hoş geldin Paşa..."
İşte şimdi o Paşa geçiyor iri İngiliz atlarının çektiği saltanat arabasında.
Ah, galiba belirtmeyi unuttum. Ragıp Bey'in soyadı Evren'di. Ziyaretine gelen sırım gibi Paşa da o zaman yeni tuğgeneralliğe terfi etmiş olan, Ragıp Bey'in kardeşi Kenan Evren.
O günlerde deselerdi ki, Ragıp Bey'in kapısı önünde durup çıkışını beklediğin Paşa, bir gün Cumhurbaşkanı olacak, sen de gazeteci. Ve birlikte İngiltere'ye gideceksiniz. Kim inanırdı?
***
Önce bir bayrak dalgalandı. Ay-yıldızlı. Hemen yanında beyaz zemin üstüne iki kırmızı şerit arasında ay-yıldızlı bayrak. KKTC'nin bayrağı. Derken davul-zurnayla bildiğimiz bir hava çalmaya başladı: Kaleden kaleye şahin uçurdum.
Londra'daki büyükelçiliğimizin ikametgahına gidiyoruz.
Birinden öbürüne geçilen üç salonun kapıları ardına kadar açılmış, üçü de ağzına kadar dolu. O kadar ki, Asil Nadir bile holde bir köşeye sıkışmak zorunda kalmış.
Üç salona sığmayan topluluğun gürültüsü bir anda bıçak gibi kesiliyor. Gözler büyük salonun kapısına dönüyor. Evren geliyor.
"Oooo" oluyor ilk sözleri. Böyle bir kalabalık beklemediği belli. Cümlesini tamamlayamıyor dakikalarca süren alkışlardan.
***
Daha Kraliçe II. Elizabeth'in verdiği yemeğin izlenimleri var. Daha "City"nin Belediye Başkanı'nın, yani Lord Mayor'ın verdiği yemeğin sıradışı izlenimleri var...
***
Hepsi geldi, geçti.
Türkiye'nin demokrasiye dönüşünün ödülü olarak İngiltere'de "Devlet konuğu" statüsüyle ağırlanan 7'nci Cumhurbaşkanı Kenan Evren şimdi 12 Eylül darbesinin baş sorumlusu olarak birçok savcılıkça soruşturuluyor.
Nereden nereye...