Bir kez daha "Sözün bittiği yer"e geldik. Bir kez daha en güçlü sözcüklerin bile anlamlarını yitirdikleri noktaya dayandık. Bir kez daha Türkiye'nin sabrının, soğukkanlılığının, demokratik gücünün sınandığı duvara sıkıştık.
Ama bu kez de tuzağa düşmeyeceğiz.
***
Biliyorum; halkımızın yüreğini soğutacak bir başarıya ihtiyacımız var.
Kandil'i bitirmek gibi.
Kandil'de yuvalanan
"Şahmaran"ın başlarını koparmak gibi.
***
Merak ediyorum; bizim "Entebbe baskını"nı yapan tim gibi çok özel eğitilmiş bir birliğimiz yok mu?
Entebbe'yi hatırlarsınız herhalde: Bundan 35 yıl önce, 27 Haziran 1976'da Tel Aviv-Atina- Paris seferi yapan "Air France" uçağı Yunanistan başkentinden havalandıktan sonra 244 yolcusu ve 12 mürettebatıyla kaçırılmıştı. Korsanlar 4 kişiydi; 2'si "Filistin Halk Kurtuluş Cephesi"nden, 2'si Alman "Kızıl Ordu Fraksiyonu"ndan. Uçak önce Bingazi'ye indirildi, ikmal yapıldıktan sonra Uganda'nın başkenti Entebbe'ye götürüldü. Orada 3 korsan daha katıldı. Uçağın Yahudiler dışındaki yolcuları serbest bırakıldı. Bir başka deyişle, 103 Yahudi yolcu rehin alındı ve havaalanının bekleme salonuna kapatıldı. İsrail özel birlikleri 3 Temmuz 1976 gece yarısına doğru Entebbe havaalanına baskın düzenleyip korsanları öldürdüler, rehineleri kurtardılar. İsrail birliğinin tek kaybı vardı: Operasyona komuta eden Jonathan Netanyahu. Bugünün İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun kardeşi.
***
Yine çok merak ediyorum; bizim bir gece Pakistan'ın Abbotabad kentinde bir evi sessiz sedasız basıp dünyanın en çok aranan teröristini, Usame Bin Ladin'i öldüren Amerikan SEAL ("Sea, Air And Land", yani "Deniz, Hava Ve Kara) birlikleri gibi çok çok özel eğitilmiş güçlerimiz yok mu?
***
Ben bugünlerde Kandil'e çok özel bir operasyon bekliyorum. "Şahmaran"ın başlarını koparmak için.
Terörle mücadelenin son virajına ancak böyle bir operasyonla girebiliriz.