Bu satırları İstanbul'un siluetinin sisler arasında kaybolduğu bir saatte yazıyorum.
7 ay sonra eski yerimize taşınınca, "Ne kadar değişmiş" diye mırıldandım.
Hayır, "Barbaros Bulvarı Cam Han No.153"te, SABAH Yazı İşleri'nin yer aldığı 7'nci katı değil, odamdan seyrettiğim sevgili İstanbul'u kastediyorum.
Elbette, Yazı İşleri katımız da tepeden tırnağa yenilendi. Daha ferah, daha modern bir mekândayız artık. Ama 7 ay boyunca yenileme çalışmalarını yakından gözlediğim için, 7'nci kattaki değişimin benim gözümde keşfedilmemiş hiçbir sürprizi yoktu.
Oysa İstanbul'daki değişim öyle mi...
Odam Beykoz sırtlarından Bostancı'ya kadar aşağı- yukarı 200 derecelik panoramik bir görüntü sunuyor.
7 ay önce geçici olarak birinci kata inerken, örneğin Beykoz sırtları dümdüzdü. Düz ve yeşil. Şimdi o yeşilliklerin ötesinden bir gökdelen kafasını uzatıyor.
7 ay önce Ortaköy Vadisi'nde bir dizi inşaat vardı. Şimdi bir bölümü bitmiş; koca koca bloklar olmuş.
7 ay önce Zorlu Center'ın henüz birkaç katı çıkılmıştı; şimdi göğü deliyor.
İç çektim. Çünkü insan ister bir ağaç olsun, ister huzur verici bir yeşillik, ister boş bir tepe; yitirdiklerini uzun süre özlüyor. Buna karşılık, kazandıklarına çok çabuk alışıyor.
Hem sonra, tüm bu inşaatlar, plaza'lar, center'lar, İstanbul'un silueti için bir kazanç mı? "Tarafsız" kalayım, cevabı şehircilik mimarlarına bırakayım.