Niyetim ne ipleri germek, ne de yaraları kaşımak... Sadece ve sadece somut olgulardan yola çıkarak tabloyu yansıtmak istiyorum.
12 Haziran seçimlerinden, özellikle de Hatip Dicle krizinden sonra "Kürt siyasetçi ve yazar" diye nitelenen Yaşar Kaya başta olmak üzere, Güneydoğu'nun bazı kanaat önderleri BDP'lilere "Demokratik özerkliği hayata geçirmeniz için bu fırsatı değerlendirin" çağrısı yaptılar. Örneğin, Yaşar Kaya'nın önerisi şöyleydi:
"Meclis'e gitmiyorsanız, gereken Diyarbakır'da bir bina kiralayıp bölge parlamentosunu kurmanızdır. Çünkü zaten siz demokratik özerklik istemiyor muydunuz? 'İşte özerk bölge parlamentosu burada, biz de çalışıyoruz' demeleri gerekiyor. Ondan sonra oturup, bu bölge parlamentosunun kuruluş kanununu yapmaları lazım. Bu arkadaşlarımız bu karardan vazgeçerlerse, onun-bunun emriyle hareket ederlerse ve Ankara'nın yolunu tutarlarsa, hiç kimsenin nezdinde prestijleri kalmaz. Kürt sorunu şov yapma sorunu değildir. Kürt sorununda politika yapanlar, bunun kolay olmadığını bilmelidirler."
BDP'liler "dün Yaşar Kaya'nın Anayasa'ya da, yasalara da kesinlikle aykırı bu önerisinin ilk aşamasını uygulamaya koydular: Grup toplantısını Diyarbakır'da bir Gençlik Kültür Merkezi'nde yaptılar.
Partilerin salı günleri yaptıkları grup toplantıları yıllardır "Meclis TV"den, yani TRT 3'ten canlı yayınlanır. BDP'liler bunda da bir "İlk"e imza attılar: Seçmenlerinin sevgi gösterileri, zılgıtları eşliğinde yapılan toplantıyı "Roj TV"den canlı yayınlattılar.
Bundan böyle tüm grup toplantılarını Diyarbakır'da yapacaklarını da ilan ettiler.
Bu karar, "Bölge parlamentosu" na giden yolun ilk adımı mı oluyor? Göreceğiz.
Nasıl anlayacağız? Şöyle: "Bölge parlamentosu" önerisi yapanlar, yolunu da gösteriyorlar: "Parlamento dediğin, birçok gruptan oluşur. Bölge parlamentosunda da bu kural işlemeli; BDP'lilerin yanı sıra DTK'dan, diğer Kürt partilerinden, bölgedeki sivil toplum örgütlerinden de temsilciler yer almalı."
Peki, sonra? Cevapları: "Bu bölge parlamentosu, 'Demokratik özerklik' sistemine geçişin ana kurumu (Yani yasama organı) olacak. Yasalar çıkaracak, demokratik özerk yönetimin yürütme kurulunun (Yani bölge hükümetinin) kadroları da yine o parlamentonun üyeleri arasından belirlenecek..."
Daha sonra? Kendi renkleri ve sembollerinden bir bayrak gönderlere çekilecek. Çift dilli yönetime geçilecek. Yani, Türkçe'nin yanı sıra Kürtçe de resmi dil olacak. Özetle, "Özerk Kürt bölgesinin inşası" başlatılacak.
Bu hedef ya da planı sır değil; 24 Ekim 2007'de Diyarbakır'da yapılan Demokratik Toplum Kongresi'nde (DTK) ilan edildi. Yaklaşık 3 yıl kadar sonra, Aralık 2010'da yine Diyarbakır'da, yine bir DTK toplantısında "Demokratik Özerklik" taslağının ana hatları belirlendi.
Bir kez daha altını çizerek belirteyim; bazı çevreleri tahrik etmek gibi bir niyet, hesap veya düşünce içinde değilim. Asla. Asla.
Sadece şunu söylemek istiyorum: Kürt sorunu farklı bir yöne doğru savruluyor.