YüksekSeçim Kurulu'nun (YSK) Diyarbakır Milletvekili Hatip Dicle'yi veto etmesi gündemi değiştirince, bize de Libya raporuyla ilgili üçüncü yazıyı ertelemek düştü.
Görüşümüzü baştan belirtelim: YSK, Dicle kararında haklı. Daha doğrusu, hukuken başka bir karar veremez. Anayasa ve ilgili yasalar elini kolunu bağlıyor.
Ancak YSK'nın haklı olması, "Adaletin hızlı işlemediği" gerçeğini ortadan kaldırmıyor.
Gelin, süreci YSK'nın dün Resmi Gazete'de yayınlanan gerekçeli kararından irdeleyelim.
Dicle, milletvekilliğinin düşmesine yol açan "Terör örgütünün propagandasını yapmak" suçunu 23 Ekim 2007 tarihinde işledi.
Ankara 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi Dicle'yi bu suçtan 19 Şubat 2009 tarihinde 1 yıl 8 ay hapis cezasına mahkûm etti.
Anlamı: Dava suçun işlenmesinden 16 ay sonra ilk karara bağlandı. Makul mu?
Dicle ve avukatları kararı Yargıtay'a götürdüler. Yargıtay 9'uncu Ceza Dairesi cezayı onadı. Tarih: 22 Mart 2011. Yani, Ankara 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararından 25 ay sonra. Makul mu?
Yargıtay 9'uncu Ceza Dairesi, "Mahalline gönderilmesi" için dosyayı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na teslim etti. Tam da bu sırada Dicle avukatları aracılığıyla Diyarbakır İl Seçim Kurulu'na adaylık başvurusunda bulundu. Tarih: 11 Nisan 2011. Dicle'nin avukatları daha sonra da Yargıtay Başsavcılığı'na başvurup kesinleşmiş mahkûmiyet kararına itiraz etti. Tarih: 15 Nisan 2011. Yargıtay Başsavcılığı itirazı inceleyip reddetti. Tarih: 11 Mayıs 2011.
Dicle'nin avukatlarının başvurusundan bir ay sonra. Dosya üstünden yapılan inceleme için makul süre mi?
Yargıtay Başsavcılığı itirazı ret kararını tebliğ ettikten sonra dosyayı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ne bir daha gönderdi!
Mahkeme de "Karar 22 Mart 2011 tarihinde kesinleşmiştir" diye şerh düşerek, infaz için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na geri gönderdi. Tarih: 2 Haziran 2011. Yani, Yargıtay Başsavcılığı'nın dosyayı göndermesinden 22 gün sonra.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da bu kesinleşmiş hükmü 9 Haziran 2011 tarihinde Yüksek Seçim Kurulu'na iletti. Yani iş işten geçtikten sonra...
Zira YSK kesin aday listesini yayınlamış, oy pusulalarını dağıtmıştı.
Adalet bu mu? Hani e-devlet'e geçmiştik? Hani mahkemeler artık bilgisayar ortamında çalışıyorlar ve birbirlerine bağlanıyorlar, yazışmaları ve elbette kararları da anında iletebiliyorlardı? Ne oldu?