NATO'nun Libya operasyonu 31 Mart'ta başladığına göre, aşağı- yukarı 3.5 aydır Kaddafi'ye bomba yağdırılıyor.
Gece-gündüz...
Dur durak bilmeden...
Demokrasi ve insan hakları operasyonu bombardıman uçaklarıyla başladı. Yetmedi, alçaktan taramak için helikopterler devreye sokuldu. Yetmedi, gizlice istihbarat görevlileri, askeri danışmanlar ve de -kimi haberalma kaynaklarına göre- paralı askerler Libya'ya çıkarıldı.
Kim bilir kaç bin sorti yaptı bombardıman uçakları? Kim bilir kaç bin bomba yağdırıldı Trablus'a, Kaddafi'nin denetimindeki öbür kentlere?
Ve Irak savaşında olduğu gibi, operasyonun komutanları her gün "Brifing" vermediler ama gerek NATO'nun, gerekse NATO'ya uçak, helikopter, pilot, savaş gemisi veren, lojistik destek sağlayan ülkelerin sözcülerinden kamuoyuna zamanlaması iyi ayarlanmış açıklamalar esirgenmedi:
Önce, "Kaddafi rejimi düştü düşecek" havası pompalanarak başladı bu açıklamalar.
Sonra, "Kaddafi rejimi uzun süre dayanamaz" diye ihtiyat paylı cümlelerle devam etti.
Daha sonra "Kaddafi son haftalarını yaşıyor" gibi biraz daha geniş zamana yayıldı.
Ardından "Kaddafi artık temmuzu çıkaramaz" denildi, "Ağustosu çıkaramaz" diye ek süre alındı.
Gelinen nokta: "Kaddafi er-geç devrilecek ama tarih veremeyiz."
(Not: Ah, unutmadan; arada operasyonun Avrupalı ortakları "Aman yetiş, bombalarımız tükendi" diyerek ABD'den imdat istediler.)
Elbette, Kaddafi'nin "Yedi düvel"e meydan okumasının bir sonu olacak. Elbette, Libya'nın çılgın, çağdışı ve faşist lideri bir gün devrilecek.
Peki, bu kaçınılmaz sonun uza(tıl)ması kime yarıyor, kimlerin ekmeğine yağ sürüyor? Bir başka deyişle, Kaddafi'nin direndiği her fazladan gün, kimlerin hanesine kazanç yazıyor?
Cevabını "Agence France Presse"in (AFP) bir haberiyle verelim.
Haberde, ABD'nin, 2011 bütçe yılında (Not: 2010 Ekim'inde başlayıp 2011 Eylül'ünde bitiyor) silah cephane ve askeri malzeme ihracatının, bir önceki yıla göre yüzde 50 artışla 46.1 milyar dolara ulaşacağı duyuruluyor.
Satışlardaki bu patlamanın sırrı ne olabilir acaba?
Cevap yine AFP'nin haberinden: NATO'nun Libya operasyonuna katılan ülkelerin (Fransa, İngiltere, İtalya, Kanada, Belçika, Norveç, Danimarka) pek çoğunun bomba ve cephane stokları sıfırlandı. O nedenle de ABD'ye acil sipariş kuyruğuna girdiler.
ABD de bu ivedi ihtiyaç taleplerini anlayışla karşıladı; yurtdışına silah, mühimmat ve askeri malzeme satışları için hem izin süresini azalttı, hem de işlem bürokrasisini hızlandırdı.
Diyeceğimiz şu: Kaddafi'ye yağdırılan her bomba ABD silah endüstrisine ek sipariş olarak geri dönüyor.
Kaddafi'ye yapılan her sorti, ABD ekonomisinin yelkenlerini şişiren rüzgâra dönüşüyor.
Hele birkaç ülkeye daha demokrasi ve insan hakları operasyonları yapılsın; o zaman görün siz ABD sanayisinin kapasite kullanım oranının nasıl tavan yapacağını?
Kaddafi'ye bomba yağıyor... Stoklar bitiyor... ABD ekonomisi hızlanıyor. Ve dünya dönüyor, dönüyor, dönüyor...